 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1989/5894
K: 1991/871
T: 12.02.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı İstanbul Asliye 5. Ticaret Mahkemesince verilen 26.12988 tarih ve 662-1171 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istemiş olmakla duruşma için tayin edilen 12.2.1991 gününde davalı avukatı Nurten Bahtiyar gelip davacı avukatı tebligata rağmen gelmediğinden temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf avukatı dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması duruşmadan sonraya bırakılmıştır. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı limited şirket vekili borçlusu dava dışı Fikret, Lehdarı müvekkili şirket olan her biri (550.000) TL'lık, 20.1.1986 ve 30.1.1986 vadeli iki adet bononun dava dışı Behçet tarafından davalıya ciro edildiğini, bu bonoların ödenmeyip protesto olduğunu, behçet ile davalı arasında imzalanan 25.1.1986 tarihli temdit anlaşması gereğince mezkur protestolu bonoların yerine Behçet'in davalıya temdit bonoları verdiğini, davalının temdit icra takibine koyarak alacağını mükerren tahsile kalkıştığını ileri sürerek müvekkilinin mezkur bonolardan dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir.
Davalı vekili cevabında dava dışı Behçet ile müvekkili arasındaki temdit anlaşmasının davacıya ödemeden imtina hakkı vermediğini, kaldı ki davacının bu anlaşmaya dayaması halinde anlaşmanın bütün hükümlerinden etkilenmesinin gerektiğini, zira 25.1.1986 tarihli anlaşmayla müvekkiline verilen temdit bonolarının toplam (2.252.902) TL tutarındaki dört adedinin ödenmediğini, bu nedenle davalının nizalı bonolara dayanarak takip yapma hakkının avdet ettiğini; öte yanda müvekkilinin davacıya emten satıp davacıdan toplam (4.561.845) TL'lık müşteri bonoları aldığını, bu bonolar ödenemeyince davacının 31.7.1985 tarihli senet müşteri bonoları aldığını, bu bonolar ödemeyince davacının 31.7.1985 tarihli senet çıkış bordrosuyla aralarında nizalı bonoların da bulunduğu toplam (6.000.000) TL tutarında müşteri bonolarını davalıya ciro ettiğini, bu bonoların toplam (2.800.000) TL'lık kısmının ödenmeyip protesto edildiğini, bunu üzerinde davacı şirketin o tarihte ortağı olan dava dışı Behçet'le yapılan 25.1.1986 tarihli anlaşma uyarınca protesto edildiğini, bunun üzerine davacı şirketin ve tarihte ortağı olan dava dışı Behçet'le yapılan 25.1.1986 tarihli anlaşma uyarınca protestolu bonoların yerine Behçetin ciro ettiği müşteri bonoları alındığını, ancak davacıya güveni kalmayan müvekkilinin 31.7.1985 tarihli bordroyla teslim aldığı protestolu bonoları da elinde tuttuğunu, 25.1.1986 tarihli anaşmayla alınan bonolar da ödenmeyince davalının nizalı bonoları takibe koyduğunu, bir an için davacının nizalı bonolardan dolayı borçlu olmadığı var sayılsa bile müvekkilinin sattığı mal bedeline ilişkin alacağının bu takas yetkisinin nazara alınarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davacının icra takibine itirazında nizalı bonolardaki ciro imzalarının davacı şirketi temsile yetkili kimselere ait olmadığını ilerisürdüğü ve bu iddiasını dava sırasında da yinelediği, davacının Ticaret Sicil dosyası ve münkar imzalar üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesinde ciro imzalarının davacı şirketi temsile yetkili ortaklara ait olmadığının ve nizalı bonoların davacı şirket defterlerinde kaydına rastlanmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle davacının dava sırasında ödediği (1.547.370) TL'nın % 30 faiziyle birlikte istirdaden tahsiline karar verilmiştir.
Hüküm davalı vekiline temyiz edilmiştir.
1 - Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazarının reddi gerekmiştir.
2 - Davacının lehdarı bulunduğu bonolar arkasındaki ciro imzalarının davacı şirketi temsil ve ilzama yetkili şahıslara ait olmadığının subutu karşısında davacıyı mezkur bonolardan dolayı davalıya karşı cironta sıfatıyla sorumlu tutmak olanaksız ise de davalı vekili müvekkilinin davacıya sattığı emtianın bedelinden dolayı bonolar tutarı kadar davacıdan alacaklı olduğunu da savunmuştur. Bu durumda davalıdan semen alacağı savunmasına ilişkin yazılı delilleri istenilmek, gerekirse tacir olan tarafların ticari defterleri bilirkişi marifetiyle incelenmek ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulmak gerekirken bu husus üzerinde durulmaksızın menf tespit davasının kabulü cihetine gidilmesi doğru görülmemiş, hüküm bu nedenle bozulması icap etmiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte yazılı nedenlerle sair temyiz itirazlarının reddine hükmün (2) nolu bente açıklanan nedenle temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, 100.000 lira duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 12.2.1991 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.