 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1989/5810
K: 1991/868
T: 12.02.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı, (Borova birinci Asliye Hukuk Mahkemesi)nce verilen 18.10.1988 tarih ve 466-454 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı Sadettin vekili tarafından istenmiş olmakla; dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin arkadaşı dava dışı Aydın'ın arkadaşı dava dışı Nazmiye'ye kefalet kooperatifinden keredi sağlayabilmek için davacı ile Aydın'ın davalı Sadettin'in emrine boş bir bono imzaladıklarını, davalı Sadettin'in bonoyu (2.500.00 TL.) meblağla doldurup bononun karşılıksız olduğunu bilen kötü niyetli diğer Zeki'ye ciro ettiğini, Zeki'nin de bonoyu davacıya karşı takibe koyduğunu ileri sürerek, müvekkilinin hileyle imzalatılan bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitine ve % 15 haksız takip tazminatınının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Sadettin vekili cevabında, müvekkili ile davacı arasında yürütülen ticarî faaliyet sonucunda davacının 2.500.000 TL. borçlu bulunduğu diğer davalı Zeki'ye ciro ettiğini, hile iddiasının doğru olmadığını savunmuştur.
Diğer davalı Zeki vekili, müvvekkilinin alacağına karşılık nizalı bonoyu davalı Saddettin'den iyiniyetle ve ciro yoluyla devraldığını, iyiniyetli hamile karşı şahsî defilerin ileri sürülemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacı ile davalı Sadettin arasında hiç bir ticarî ilişkinin bulunmadığı, davacının eşi dava dışı Abide ile davalı Sadettin arasında evvelce mevcut adi ortaklığın feshi sonucu Abide'nin davalı Sadettin'den (23.295.000 TL.) alacaklı olduğunun hükmen sabit olduğu, bonoda imza dışı kalan yazıların davacının eli mahsülü olmadığının bilirkişi raporuyla saptandığı, dinlenen tanıkların davacının dava dışı bir şahsa kefalet kooperatifinden (200.000 TL.) kredi temini amacıyla nizalı bonoyu imzaladığını ve bonoyu kooperatife ciro etmesi gereken davalı Sadettin'in bonoyu bu nedenle aldığını beyan ettikleri, diğer davalı Zeki'nin de bonoyu ciro yoluyla edinmesini gerektirecek bir alacağının mevcudiyetini kanıtlayamadığı gerekçesiyle davacının nizalı bonodan dolayı davalılara borçlu olmadığının tespitine, % 15 nispetinde haksız takip tazminatının davalı Zeki'den alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Hüküm, davalı Sadettin vekilince temyiz edilmiştir.
12.4.1933 tarih ve 30/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında vurgulandığı üzere, sebebi gösterilmeyen bir borç ikrarı senedinin bedelisizliğini ileri süren borçlu; önce borcun sebebini, daha sonra da bu sebebin gerçekleşmediğini yazılı delile ispat etmeli, böyle bir delili yoksa hasmına bir yemin teklif eylemelidir.
Öte yandan, bono düzenlemek iradesiyle imzalanan bononun lehdar tarafından keşidecinin bonoyu imzalarken öngördüğü saik dışında kullanıldığı iddiası, HUMK.nun 293. maddesinin son bendinin senede karşı tanık dinlenmesine cevaz veren gerçek anlamda bir hile değil, itimada dayalı işlemin kötüye kullanıldığı iddiasıdır. Böyle bir iddianın tanıkla ispatı mümkün değildir. Nihayet davalı Saadettin'in nizalı bonoyu davacı ile arasındaki ticarî ilişkiden doğan alacağına karşılık aldığını savunması davacıya düşen ispat külfetini davalı sadetti'ne yüklemez. Davacının eşi dava dışı Abide'nin davalıdan alacaklı olduğunun hükmen saptanmış olması da davalı Sadettin'in lehdarı bulunduğu bononun davacıya karşı bedelsiz kaldığını kanıtlamaz. Bu durumda davacıya yemin teklifi hakkı hatırlatılarak hasıl olacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken isabetli bulunmayan aksine düşüncelerle davanın kabulü cihetine gidilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davalı Sadettin yararına BOZULMASINA, 100.000 TL. duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınarak davalı Sadettin'e verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 12.2.1991 tdarihinde oybirliğiyle karar verildi.