 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1989/5761
K: 1990/6413
T: 09.10.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Salihli Asliye 2. Hukuk Mahkemesi'nce verilen hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş olmakla gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin davalı Halis'ten 200.000 TL. değerinde halı satın alıp toplam 200.000 TL. tutarında bonolar verdiğini, taraflar arasında başkaca ilişki bulunmadığını, oysa davalı Halis'in yakın hısımı olan diğer davalı İ. Ethem'in davacıyı borçlu ve davalı Halis'i lehdar gösteren 2.000.000 TL.lık bonoyu ciro yoluyla hamil sıfatıyla takibe koyduğunu, mezkür bonodaki keşideci imzasının sahte olup davacının eli mahsulü olmadığını ileri sürerek davacının borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir.
Davalılar vekili cevabında müvekkillerinden Halis'in yazılı sözleşmeyle davacıya toplam 36.000.000 TL değerinde halılar sattığı ve karşılığında aralarında nizalı bononun da bulunduğu kambiyo senetlerini aldığını, keyfiyetin tarafların imzasını içeren satım sözleşmesinden açıkça anlaşıldığını savunarak davanın reddini ve % 15 inkar tazminatının davacıdan tahsilini istemiştir.
Mahkemece nizalı bono altındaki münker keşideci imzalarının davacıya aidiyetinin uzman bilirkişi kurulu raporuyla saptandığı gerekçesiyle davanın reddine ve % 15 nispetinde inkar tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmiştir.
Hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi ile menfi tespit davasının reddine ilişkin hükmün onanması gerekmiştir.
2 - İİK.nun 72/f.IV maddesi hükmüne göre menfi tespit davasının reddi üzerine davalı-alacaklı lehine tazminata hükmedilebilmesi için dava sırasında verilip uygulanan bir ihtiyati tedbir kararıyla alacaklının alacağının geç almasına sebebiyet verilmiş olmalıdır. Dava dosyasında bir tedbir kararına rastlanmadığı gibi karar yerinde de böyle bir kararın varlığından söz edilmemiştir. Bu durumda mahkemece nizalı alacağa ilişkin takibin durdurulması veya icra veznesine yatırılacak paranın alacaklıya ödenmemesi yolunda ittihaz ve tatbik edilmiş bir tedbir kararı varsa hükümde belirtilmesi, böyle bir karar yoksa davacı aleyhine tazminata hükmedilmemesi lazım gelirken bu husus üzerinde durulmaksızın davalılar yararına inkar tazminatı takdiri cihetine gidilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarda (1) no.lu bentte yazılı nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddiyle davanın reddine dair hüküm fıkrasının ONANMASINA, davacı aleyhine inkar tazminatı takdirine ilişkin hüküm fıkrasının (2) no.lu bentte gösterilen nedenle davacı yararına BOZULMASINA, 9.10.1990 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.