 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1989/5487
K: 1991/401
T: 31.01.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı İstanbul Asliye 4. Ticaret Mahkemesince verilen 1.2.1989 tarih ve 382-28 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 29.1.1991 gününde davalı avukatı M.N. gelip davacı avukatı tebligata rağmen gelmediğinden temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf avukatı dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması duruşmadan sonraya bırakılmıştı. Bu kerre dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkili sigorta şirketine nakliyat sigortalı 208 deste beyaz kerestenin izafeten davalı acentenin temsil ettiği donatana ait gemiyle Yugoslavya'dan İzmir'e taşındığını, kerestenin güvertede taşınması nedeniyle deniz suyuyla ıslanıp karardığını ve nitelik yitirdiğini, ekspertiz raporuyla saptanan 18.845.055 TL.nın sigortalı yükün sahibine ödediğini ileri sürerek mezkur meblağın ödeme, tarihinden itibaren faiziyle birlikte ruruan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevabında yükün gemiden hasarsız tahliye edildiğini, hasar tespitinde TTK.nun 1065. maddesi hükmüne uyulmadığını, kargo raporunda çekinge bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece kargo raporunda sadece kerestelerin güvertede taşındığı belirtilmiş olup herhangi bir hasardan söz edilmediği, gemiden tahliye edildikten sonra gümrük ambarındaki yük üzerinde yapılan sigorta ekspertizinde saptanan ıslanma ve değer kaybının deniz taşıması sırasında meydana geldiğinin anlaşılamadığı, kaldı ki keresteler yükleme limanlarında teamül veçhile güverteye yüklenmiş olup yükletenin buna karşı çıkmamış olması kerestelerin yükletenin rızasıyla güverteye yüklendiğini ortaya koyduğu, bu durumda güvertede taşımadan doğan ıslanmanın sonuçlarından taşıyanın sorumlu tutulamayacağı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Kargo raporunda rezerve beyanında bulunmağa lüzum hissedilerek yükün güvertede taşındığının belirtilmesi, puantaj cetvellerinde havanın yağışlı olduğunun kaydedilmesi, tahliyeyi izleyen üç gün içinde yapılan ekspertizde kerestelerin tuzlu suyla ıslanmış ve bu nedenle doğal rengini kaybetmiş olduğunun saptanması gibi olgular karşısında TTK.nun 1066. maddesinin son fıkrasındaki taşıyanın yükü konişmentoda yazılı halde teslim ettiği karinesinin aksi kanıtlanmıştır. Yükün güvertede taşınmasının geminin ve yükün özellikleri icabı mutad sayılması, bu durumda açıkça muhalefetini bildirmeyen yükletenin malın güvertede taşınmasına zımnen muvafakat etmiş addolunması taşıyanın TTK.nun 1061. maddesinden kaynaklanan yüke ihtimam gösterme yükümlülüğünü ve bu yükümlülüğe riayetsizlikten doğan sorumluluğunu bertaraf etmez (Prof. Tahir Çağa/Navlun Sözleşmesi, 1982, sh: 62; Prof. Fahimam Tekil/Deniz Hukuku 1988, sh: 167; Prof. Sami Okay/Deniz Ticaret Hukuku, C: 2, 2. Baskı, 1971, sh: 192 v.d.).
Bu durumda davalı taşıyanın güvertede taşınan yükü deniz ve yağmur sularından korumak için bir takım önlemler almasının gerekli olup olmadığı ve gerekli görüldüğü takdirde bu önlemleri alıp almadığı hususunda davalı vekilinden delilleri sorularak varsa incelenmek, yüke ihtimam mükellefiyetinin gereğince yerine getirilip getirilmediği ve getirilmemişse bu hususun taşıyanın sorumluluğunu ne ölçüde davet ettiği hakkında bilirkişilerden ek rapor alınmak, deliller hep birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulmak icap ederken aksine düşüncelerle ve noksan tahkikatla davanın reddi cihetine gidilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davacı yararına bozulmasına, davacı vekili temyiz duruşmasına gelmediğinden davacı yararına vekillik ücreti takdirine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 31.1.1991 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.