 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1989/5158
K: 1990/5801
T: 25.09.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Aydın Asliye 2. Hukuk Mahkemesince verilen hükmün temyizen tetkiki davacı ve davalı Dinçer vekili tarafından istenmiş olmakla gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkili ile dava dışı iki kişi ve davalı Dinçer'in babaları Mehmet'in diğer davalı kooperatifin ortağı iken öldüğünü, ortaklığın mirasçılarca devam ettirilmesi için kooperatife karşı muhatap olarak davalı Dincer'in gözükmesini sağlamak için 13.9.1976 tarihinde bu davalıya kooperatif hisselerinin usulen devir ve temliki için Noter sözleşmesi yapıldığını, kooperatif borcunun müştereken ödenip kooperatiften alınacak taşınmaza müvekkilince birçok masraf ve harcamalar yapıldığını ve devir ve temlikin yapıldığı tarihte davalı Dinçer'in sonradan müvekkilini hissesini devretmemesi tahlikesi karşısında Noterde gayrimenkul satış vadi sözleşmesi yapıldığını kuraların çekildiğini, henüz ferdileşmeye geçilmediğini, ancak davalı Dinçer'in kooperatifteki hakkını devredeceğinin öğrenildiğini, devir ve temlik isteminin aslında muvazaalı yapıldığının öne sürerek, devir ve temlik senedinin iptaline, 1163 sayılı Kanunun 14/f2 maddesine göre müvekkilinin 1/4 hisesi ile kooperatif ortağı bulunduğunu tesbitini talep ve dava etmiştir.
Davalı Dinçer cevabında, muvazaa iddiasının yetersiz olduğunu, diğer miracılara ve davacının koporeratif hissesini kendilerine devrettiklerini ve böylece kendisini tek başına kooperatif ortağı olduğunu, zamanaşımı bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı kooperatif temsilcisi, tarafların murisinin kooperatif hissesini mirasçıların ibraz ettiklerini belgelere dayanarak davalı Dinçer'e intikal ettirdiklerini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, 13.9.1976 tarihli devir ve temlik sözleşmesi ile yanı tarihli satış vaadi sözleşmesine, tanık beyanları ve tüm dosya içeriğine dayanılıp tarafların devir ve temlik sözleşmeleri yaplmalarındaki gayenin muristen intikal eden kooperatif hisesine ilişkin olarak kooperatif nezdinde daha sıhhatli muamele yapılmasına yönelik oluduğu, bunu aynı tarihli satış vadi sözleşmesini yapılmasından da anlaşıldığı, davacının hissesini davalı kardeşi Dinçer'e tamamen vermediği, şimdi ise davalı Dinçer'in davacıyı kooperatifte hisse sahibi yapmak istemediğinin anlaşıldığı, davacının haklı olduğu sonucuna varılıp dükkanda davacının 1/4 hissesinin varlığının ve hak sahibi olduğunun tesbit ve karalaştırılmasına, davanın bu şekilde kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davacı ve davalı Dinçer T. vekilleri temyiz etmiştir.
1 - (...)
2 - Davalı Dinçer T.'nın temyizine gelince; dosyada mevcut noterlikçe düzenlenen 13.9.1976 tarihli devir ve temlik senedinin gerçekte 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 14. maddesine göre, ortak olan muris Mehmet T.'nın ölümü dolayısı ile kooperatife karşı mirasçıların temsili amacına yönelik olarak düzenlendiği anlaşılmakta olup bu durum aynı tarihli olarak yine noterlikçe düzenlenen satış vadi sözleşmesi ile doğrulanmaktadır. Bu durumda, mahkemece 13.9.1976 tarihli devir ve temlik senedi yukarıda açıklanan gayeye matuf olarak düzenlendiği yolunda yorumlanarak önceki ortak muris Mehmet'e ait kooperatif hissesinin veraset hisseleri oranında mirasçılara ait olması gerekeceği gözönünde tutulup davacının miras hissesi kadar kooperatife ortak olduğunun tesbitine karar vermek gerekirken ve talep de bu yolda olduğu halde, davalı Dinçer'e isabet ettiği kabul edilen dükkanda davacının 1/4 hissesini olduğunun tesbitine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu yönden bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda 2 no.lu bentte açıklanan nedenlerle hükmün mümeyyiz davalı Dinçer T. yararına BOZULMASINA, 25.9.1990 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.