 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1989/4243
K: 1990/4437
T: 04.06.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı, (Bursa Asliye Ticaret Mahkemesi)nce verilen 22.3.1989 tarih ve 20-122 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı vekili dilekçesinde, davalının keşidecisi olduğu (1.800.000 TL.) lık bononun ciro yoluyla müvekkiline intikal ettiğini, tahsil için verdiği bankada kaybolduğunu, davalının ihtara rağmen bedelini ödemediğini ileri sürerek zayi nedeni ile senedin iptaline ve (1.800.000)TL. senet bedelinin yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili cevabında, müvekkilinin böyle bir bono imzalayıp kimseye vermediğini, bono iptali davasının hasımsız olarak açılması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia ve savunmaya, toplanan taraf delillerine göre, zayi nedeniyle senet iptal davasının hasımsız olarak açılması gerektiğinden bahisle birlikte açılan iptal ve tahsil davasının reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki yazılara, karanın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, bakiye 1.500 lira temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 4.6.1990 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Davacı, hamili bulunduğu bononun zayi olduğundan bahisle hem TTT. 690 maddesinin yollamasıyla 671. maddesi gereğince bononun iptaline hem de davalı olarak gösterdiği bono keşideciden bono bedelinin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, bononun zayii nedeni ile açılan iptal davasının hasımsız açılması gerektiğinden bahisle her iki davanın reddine karar vermiştir.
HUMK.nun 77.maddesi hükmüne göre yargıç tahkikat ve yargılamanın mümkün olduğu kadar sürat ve intizam içinde cereyanına ve boş yere gider yapılmamasına dikkat etmekle mükelleftir.
İmdi mahkemenin işbu red kararı kesinleştiği takdirde ne olacaktır? Davacı tekrar hasımsız olarak iptal davası açacak ve kararı elde ettikten sonra bu karara dayanarak yine tekrar tahsil davası açacaktır. O halde bu red kararı ile ne elde edilmiş bulunacaktır? Bu red kararının hiçbir faydası olmayacak, taraflar ve mahkemeler tekrar aynı uyuşmazlıkla uğraşacaklar, biraz daha gideri katlanacaklar ve buna zaman kaybı da eklenecektir. Bu durumda böyle bir red kararı herşeyden önce HUMK.nun 77. maddesine uygun olarak alınmış bir karar olmayacaktır.
Ne yapılmak gerekirdi? Gerçekten kambiyo senedinin zayiinden dolayı açılacak davanın hasımsız olarak açılması gerektiği yerleşmiş Dairemiz İçtihatlarındandır. Öğreti de aynı görüşü paylaşmaktadır (Prof.Dr.Hayri domaniç, Kıymetli Evrak Hukuku, 1975, sh. 55-Doç.Fuat Öztan, Kıymetli Evrak Hukuku, 1976, sh. 126 -Edip Şimşek, Ticari Senetler, 1982, sh. 44 - Gönen Eriş, Kıymetli Evrak ve taşıma, 1988, s. 595). öyleyse bu durumda mahkemece yapılacak iş her iki davayı yani zayi nedeniyle bononun iptali davası ile bono bedelinin tahsili davalarını tefrik etmek, iptal davasına hasımsız olarak devam etmek, tahsil davasını iptal davası sonucuna kadar bekletmek ve iptal davasının sonucuna göre tahsil davasına devam etmek olmalıydı. Böyle bir davranış HUMK.nun 77. maddesine uygun olarak ve gereksiz zaman ve gider kaybına neden olmayacaktır.
SONUÇ : Bu neden ve gerekçelerle hükmün bozulması gerektiği görüşü ile çoğunluğun onama kararına karşıyım.