Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1989/3337
K: 1990/4327
T: 29.05.1990

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı, (İstanbul Asliye 4. Ticaret Mahkemesi)nce verilen 28.9.1988 tarih ve 884-783 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü :
 
KARAR : Davacılar vekili, müvekkilleri ile davalılar ve Ramazan'ın ortak olduğu B...Dış Ticaret A.Ş.'nin davalıların eylem ve işlemleri sonucu devamının ve maksadının husulünün imkansız hale geldiğini öne sürerek, feshine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar Levent ve Halil İbrahim adına davaya cevap veren Av. Rahmi, davaya şirket adına değil ortaklar Levent ve Halil İbrahim adına cevap verdiğini, zira şirketin temsilinde davacıların müşterek yetkisi sebebiyle şirketten vekaletname alamadıklarını, kendilerinin de şirketin tasfiyesini kabul ettiklerini bildirmiştir.
Diğer ortak Ramazan'a tebligatta bulunulmuş dosyaya sunduğu 6.9.1988 tarihli dilekçesiyle feshe muvafakat ettiğini bildirmiştir.
Mahkemece, ortakların muhik sebeplere dayanarak şirketin feshini dava etme hak ve olanağı bulunmadığı, infisahın karar alınmasına veya ihbarda bulunulmasına gerek olmaksızın anonim ortaklığın kendiliğinden sona ermesi olduğu ve ileriye dönük sonuçlar doğurduğu, ortaklığın infisah edip etmediği hususunda uyuşmazlık doğarsa, ortaklığın feshi değil infisahın saptanmasının dava edebileceği, davada TTK.nun 434/2. maddesine dayanılmış ise de şirketin kötü yönetimi, kar ve zarar hesapları ile ilgili hususların dayanılan 2. fıkranın kapsamına giremeyeceği, bunların şirketin iç bünyesine ilişkin hususlar olduğu, şirketin amacının gerçekleşmemesi veya gerçekleşmesinin imkansız hale gelmesinin yönetim dışındaki olaylarla mümkün olduğu, davada ileri sürülen hususlarla ortak olan davacıların bu davayı açmalarının mümkün olmadığı, genel kurulca toplanıp fesih kararı almaları gerektiği, infisahın tesbiti davası da açmadıkları, tüm bu nedenlerde davacıların davanın açılış şekli itibariyle bu davayı açmaya hakları bulunmadığı sonucuna varılarak, dava reddedilmiştir.
Kararı davalı durumundaki şirket ortakları Levent ve Halil İbrahim vekili temyiz etmiştir.
Davada konu edilen A.Ş. beş ortaktan oluşmaktadır. TTK.nun 434. maddesinin değişik 9. bendi gereğince şirket genel kurulu şirketin feshine karar verebilir. İşbu davada ortaklardan ikisi şirket amacının gerçekleşmesinin imkansız olduğu iddiasıyla TTK.nun 434/2. maddesine dayanılarak şirketin feshine karar verilmesini istemiştir. Şirketin diğer ortakları vekil aracılığı ve dilekçeyle davayı kabul eder nitelikte beyanda bulunmuşlardır. Böylece açılan dava içinde bütün ortaklar şirket amacının gerçekleşmesinin imkansızlığı hususunda birleşmiş olduklarından bu durumun TTK.nun 434/9. bendi hükmü uyarınca şirket genel kurulu tarafından şirketin feshine karar verildiği şeklinde kabul edilmesi mümkün bulunmaktadır. Mahkemece bu hukuki yorum istikametinde şirketin genel kurulca feshedildiği varsayılarak şirketin münfesih olduğunun tesbitine karar verilmek gerekirken değişik gerekçesiyle davanın reddedilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.
 
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle mümeyyiz ortakların temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA,ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 29.5.1990 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
 
KARŞI OY YAZISI
  1- Olayda, davalı taraf şirket tüzel kişiliğidir. Temyiz edenler ise davalı şirketin iki ortağıdır. Bu ortakların şirketi temsile de yetkileri yoktur. O halde, temyiz dilekçesinin reddi gerekirdi. Temyiz dilekçesinin kabulü ve esasa girilerek karar verilmesine karşıyım.
2- Temyiz eden ortakların temyiz hakları olduğu kabul edilecek olsa dahi dava anonim şirketin feshi talebi ile açılmış olup reddedilmiş olmakla bu ortakların temyizde hukuki yararları olduğu da şüphelidir. Çoğunlukça bu konu üzerinde durulmamıştır.
3- Davalı, anonim şirket tüzel kişiliğidir. Ancak, şirket davada temsil edilememektedir. Zira, iki yönetici tarafından temsili gereken şirket yöneticilerinden biri davacılar arasındadır. Bunun sonucu olarak davalı şirketin temsil edilmesi mümkün olmamaktadır. Bu durumda dava, taraf teşkili yapılmadan sonuçlandırılmış olmaktadır.
Oysa mahkemece, MK.nun 377/4. maddesi hükmünden yarrlanılarak organsız kalmış olan davalı şirkete bir kayyum tayin edilerek davaya devam edilmesi gerekirdi. Bu hususların gözönüne alınmamış olması bozma nedenidir.
4- Dava, bir takım gerekçeler ileri sürülmek suretiyle ve fakat netice olarak TTK.nun 434/2. maddesine dayanılarak şirket maksadının husulünün imkansızlığına dayandırılmıştır. Oysa bozma kararı TTK.nun 434/9. maddesine göre yazılmıştır. Bu ise HUMK.nun 74. maddesine aykırıdır.
5- Dava, iki ortak tarafından açılmış anonim şirketin fesih istemine ilişkindir. Mahkemece davacıların bir takım haklı sebepler ileri sürdükleri, ancak anonim şirketlerde haklı sebeplerin şirketin feshi nedeni olamıyacağı, davanın daha ziyade şirket maksadının, bu sebeplerle elde edilmesinin imkansızlığına dayandığı, bu imkansızlığın şirket yönetici veya ortaklarının fiillerinin dışında bir nedenle meydana gelmesi gerektiği gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Dairemiz çoğunluk kararında ise, mademki ortaklar feshte birleşmişlerdir, o halde bu durumun şirket genel kurulunca ve TTK.nun 434/9. maddeleri gereğince alınmış bir fesih kararı olarak kabulü ile şirketin münfesih olduğunun tesbitine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle mahkeme kararı bozulmuştur.
Anonim şirketlerde genel kurulların asıl toplanacağı, çağrı şekli, gündem toplantı ve karar alma usul ve şekilleri gösterilmiştir. Bunlara riayetsizlik butlan veya iptal sonuçlarını doğurabilir. Sadece TTK.nun 370. maddesi ile bütün ortakların toplantıda hazır bulunmaları kaydı ile davet hakkındaki merasime uyulmaksızın genel kurulun toplanabileceğine dair istisnai bir hüküm getirilmiştir. Ancak bu istisnai hükme dayanılarak yapılan genel kurullarda dahi, TTK.nun 378. maddesinin yollaması ile TTK.nun 297. maddesi hükmü gereğince bakanlık komiserinin hazır bulunması ve tutanağı imza etmesi gerekir ki bu da genel kurulda alınan kararların muteberlik şartıdır (Prof.Dr.oğuz İmregün, Anonim Ortaklıklar, 1989, sh: 125; Poroy/Tekinalp/Camoğlu, Ortaklıklar ve Kooperatif Hukuku, 4.Bası, 1988, sh:326). Bu durumda ortaklar mahkeme huzurnad feshte birleşseler dahi komiserin yokluğu nedeni ile verilecek fesih kararı geçersiz olacaktır. Mahkeme komiserin yerine geçemez. Bir kere çoğunluk görüşü bu nedenle benimsenemez.
Anonim şirketlerde genel kurul şirketin en üst idare ve karar organdır. Genel Kurulun yetkilerinin bazıları diğer bir organa devredilemez niteliktedir. Şirketin feshine karar verme bu devredilemez yetkilerindendir (İmregün, age, sh: 105; Poroy/Çamoğlu, age:, sh: 321; Doç.Dr. Fahiman Tekil, Şirketler Hukuku, Cilt: 2, Anonim Şirketler, 1978, sh: 353; F. de Steiger, Le Droit des Societes Anonymes en Suisse, 1973, sh:220). Anonim şirket genel kurulu bu yetkisini başka bir organa devredemeyeceği gibi mahkemeye de bırakamaz. Mahkeme de kendisini anonim şirket genel kurulu yerine koyarak ve ayrıca da yorum yoluyla genel kurulun şirketin feshi yönünde karar aldığının farzedilmesi gerektiği şeklinde karar alamaz. Ortakların, gerçekten böyle bir arzuları varsa toplanıp şirketin feshine karar almalarına bir engel yoktur.
Kaldı ki davacı olan iki ortak dışındaki diğer üç ortak davada taraf olmadıklarından onların taraf sıfatları olmadığı cihetle beyanlarının işbu davada hukuki sonuç doğuracak hiç bir değeri olamaz.
SONUÇ : Yukarıda 1 ve 2 nolu bentlerde açıkladığımız nedenlerle ya temyiz dilekçesinin reddi veya 3 nolu bentteki gerekçelerle bozma yapılması yahut 4 ve 5 nolu bentlerdeki nedenlerle ve mahkeme gerekçesiyle hükmün onanması gerektiği kanaati ile çoğunluğun bozma kararına ve gerekçesine karşıyım.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini