 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1989/3310
K: 1990/6844
T: 25.10.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Kadıköy Asliye 4. Hukuk Mahkemesince verilen (...) hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenilmiş olmakla (...) işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı dava dışı Bozilli İnşaat ve Sanayii Ltd. Şti.'nin müdürü olup şirket adına kaşesini de basarak imzalayıp davalıya verdiği 1.000.000'ar liralık iki bono ile davalının şirketi takip etmesi gerekirken kendisi hakkında icra takibi yaptığını öne sürerek davalıya söz konusu bonolar ile şahsen borçlu olmadığının tesbitini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili davanın yerinde olmadığını belirtip reddini istemiştir.
Mahkemece icra dosyası ve bonolara dayanılıp bonolarda söz konusu ltd. şirketin kaşelerinin basılı olduğu, davacının bu şirketin müdürü sıfatıyla imzaladığı ve TTK 542. maddye göre ltd. şiketin bonolardan sorumlu olması gerektiği, davacının kişisel sorumluluğunun bulunmadığı hakkında bu bonalarla takip yapılamayacağı, ancak takip yapılıp davacını bonoları ödediği, bu itibarla ödediği teblağı geri ismemekte haklı olduğu sonucuna varılıp davanın istirdat davasına dönüştüğünden hareketle 2.000.000 liranın davalıdan geri alınmasına karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Davalı lehtar senette kaşesi bulunan şirketle birlikte davacının şahsını da takip etmiştir. Davacı Muzaffer bonolardan dolayı şahsen sorumlu olmadığını, şirketin sorumlu olduğunu bildirerek işbu menfi tesbit davasını açmıştır.
Mahkemece davanın halli için limited şirket ana sözleşmesi, imza sirküleri, ticaret sicil dosyası üzerine inceleme yapılarak bonoların keşide tarihinde şirket temsil ve ilzama yetkili kişilerin kimler olduğu saptanmak, davacı Muzaffer'in o tarihte tek imza ile şirketi temsile yetkili olduğu takdirde bonolardaki borcun şirkete ait olduğu kabul edilmek, davacı Muzaffer tek imza ile şirketi ilzam edemiyor ise Muzaffer'in bonolardan şahsen sorumlu olduğu kabul edilmek, bundan başka senet altında iki imza mevcut olup kefil hanesinde davacını ismi yazılı bulunmakta, davacı vekili bu hususun sonradan davalı tarafından doldurulduğunu ileri sürdüğünden senette şayet tek imza ile şirketi temsil ediyor ise davacı Muzaffer'i şirketi temsilen attığı imzadan başka şahsen kendisini sorumluluk altına sokan bir imzanın mevcut olup olmadığı araştırılmak ve haricen ödenen parayı şahsen geri istemeye hakkı olup olmadığı saptanarak sonucuna göre bir karar verilmek gerekirken eksik tahkikatla karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün mümeyyiz davalı yararına BOZULMASINA, (...) 25.10.1990 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.