 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1989/2972
K: 1990/6363
T: 09.10.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Vezirköprü Asliye Hukuk Mahkemesince verilen (...) hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş olmakla (...) işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili müvekkilinin davalı kooperatifin taşınmazının parselisazyonunun yapılması için gerekli maddi külfeti yüklenmediği, ancak manevi destek verme yönünde taahhütte bulunduğu halde, kooperatif ortaklığından bu hususta maddi külfetini yerine getirmediği, bu şartla ortak alındığı gerekçesiyle 4.6.1983 günlü genel kurul kararı ile yasa ve ana sözleşmeye aykırı biçimde ihraç edildiğinin öne sürerek ihraç kararının iptalini istemiştir.
Davalı vekili cevabında, davacının 25.2.1976 tarihinde şartlı olarak ortaklığına alındığını, parselizasyon işini yapmayı üstlendiğini, bu nedenle de kooperatife girerken para ödemediğini, alınan 37.500 liralık bononun esasen kooperatife girerken ödenen paranın gerçek karşılığı olamayıp tapucu olan davacının dedikoduya sebep olmasın diye verdiğini ve ödemediğini, davacını ihtarname taahhüdünü yerine getirmesinin ihtar edildiği halde yerine getirmediğinden ihraç edildiğini, bir usulsüzlük olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davanın ortaklığa alınmasına ilişkin 25.2.19876 tarihli yönetim kurulu kararına, ihtar ve cevabına; ihracına dair 14.6.1983 tarihli yönetim kurulu kararına ve tanık beyanlarına dayanılıp davacının baştanberi imar planı ve parselizasyon işinin takip işi olmak borcu ile bu işin yapılması için gerekli maddi külfete de katlanacağını kabul ederek ve bu şartla ortak alınmış olmasına, davacının verdiği göstermelik bononun da imha edildiği, davacının salt emeği ile ortak olmasının eşitlik ilkesine aykırı düşeceği, esasen davacının ortak alınmasından önce mevzii imar planının yapılmasının davacını görev ve yetkisini, mesleki yeterliliğini aştığının belli olmasına, bu itibarla davacının herhangi bir sermaye vermeden emeği ile ortak olmasının mümkün olamayacağı, davacının edimini yerine getirmediğinden ihracında bir usulsüzlük bulunmadığı sonucuna varılıp dava reddedilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Davacının, davalı kooperatif üyeliğine alınmasına ilişkin 25.2.1976 tarih 12 no.lu yönetim kurulu kararı içeriğinden anlaşıldığı üzere, "parselasyonu yapmak, bu yönde hazırlanan şarta uylmak şartıyla" denilerek üye yapılmıştır. İşbu karar da davacının parselesyon işi için sarfı gereken parayı da karşılayacağı, binnetice işin maddi yükünü de üstleneceği şartı öngörülmüş değildir. Davacı, davalı kooperatifin kendisine gönderdiği 31.3.1983 tarihli ihtarnamesine verdiği 25.4.1983 tarihli cevabında da parselasyon işi ve tapuyla ilgili hususlarda yardımcı olayı ve emeğini sarf etmeyi kabul ettiğini de bildirmiş bulunmaktadır. Tüm bu durumda davalının davacıya gönderdiği 31.3.1983 tarihli ihtarnamesinde parselasyon işi için gerekli hizmet parasını Belediyeye yatırması hususu ikaz edildiği halde yatırmaktan kaçındığı ve üyeliğe kabulünde öngörülen şartı yerine getirmediğinden bahisle ihracına karar verilmesi doğru görülemez. Öte yandan davacı üyeliğe girerken diğer ortalar gibi 30000 liralık bono vermiş ve banka dekontlarından anlaşıldığı üzere aidatlarını da muntazaman ödemiş bulunmaktadır.
Mahkemece, yukarıda açıklanan nedenlerle ihraç kararının iptaline kararvermek gerekirken, yazılı ola nedenlerle davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün mümeyyiz davacı yararına BOZULMASINA, (...) 9.10.1990 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.