 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1989/1884
K: 1990/2131
T: 12.03.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı (İzmir Asliye 1. Ticaret Mahkemesi)nce verilen 19.10.1988 tarih ve 372-774 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı vekili sigortacılık ile iştigal eden müvekkili şirketin 7397 sayılı kanununun 12 ve 17. maddeleri gereğince davalı ticaret bakanlığına teminat göstermek zorunda olduğun belirterek teminat gösterilecek olan dava dilekçesinde yazılı 13 adet gayrimenkul değerlerinin tesbitini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili davanın reddini istemiştir.
Mehkemece iddia ve savunmaya toplanan delillere göre dava dilekçesinde belirtilen 13 adet taşımazın toplam değerinin (2.239.040.000) lira olduğunun tesbitine ilişkin bilirkişi raporunun taraflara tebliğine karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
1 - 18.12.1987 gün ve 303 sayılı KHK.hükümleri gereğince 7397 sayılı Sigorta Murakabe kanunu ile ticaret bakanlığına bu yasa ile verilen yetki ve görevler anılan bakanlıktan alınarak başbakanlığa verilmiş bilahare başbakanlıkça da bu görev hazine ve dış ticaret müsteşarlığının bağlı bulunduğu devlet bakanlığına devredildiğine göre ticeret bakanlığı hasım gösterilmek suretiyle bu davanın açılması ve yürütülmesi doğru değildir. Ne varki bakanlıkların ayrı ayrı tüzel kişilikleri bulunmaması onların devlet tüzel kişiliğinin temsilcisi sıfatıyla hareket etmeleri karşısında temsilci de hata yapıldığı kabul edilerek davacı sigorta şirketi vekilinin dava dilekcesinin bu yolda düzeltmesi ve tebliğ ettirmesi için mehil verilerek bu usuli hata düzeltildikten sonra davaya devam edilmesi gerekirken bu hususun dikkate alınmaması doğru görülmemiştir.
2 - Öte yandan 7397 sayılı yasanın 17/2 nci maddesi hükmüne göre sigorta şirketlerince teminat olarak gösterilen taşınmazın kıymetine ilgili bakanlıkça itiraz edildiği takdirde kıymetin taşınmazın bulunduğu yerdeki ticaret davaları görmekle görevli mahkema aracılığı ile takdir ettirilmesi gerektiği hükme bağlanmış bulunmaktadır.
Bu hüküm karşınıda tarafların itirazları da mahkemece bilirkişi aracılığı ile değerlendirilerek taşınmazın kıymetinin karalı hüküm yerinde tesbit edilmesi gerekirken gerekçeli kararın hüküm fıkrasında bu yolda bir hüküm tesis edilmeksizin (... bilirkişi raporunun taraflara tebliğine) şeklinde karar verilmesi da yasaya aykırı bulunmuşu ve kararın bu yönden de bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı hazine vekilini temyiz itirazların kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA 12.3.1990 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.