 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E:1989/1867
K:1990/2221
T:16.03.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
ÖZET: Dava, bağımsız bir eda davası niteliğindedir. Çeklerin keşidecisi ve lehtarı durumunda bulunan davalılar arasındaki davanın yürümesi veya müracaata bırakılması bu davayı etkileyecek bir husus değildir. Takibin kesinleşmiş olması da eda davası açılmasını engellemez.
Taraflar arasındaki davadan dolayı (Adana 4. Asliye Hukuk Mahkemesi)nce verilen 8.12.1988 tarih ve 1115-1120 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili; davalılardan Ömer'in keşidecisi, Yüksel'in ciranta bulunduğu 4.7.1987 keşide tarihli (9.500.000) TL. bedelli çek nedeniyle her iki davalı aleyhine 28.7.1987 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus yolla icra takibine girişip takibi kesinleştirdiklerini, ancak bu takipten önce 23.7.1987 tarihli dava dilekçesi ile davalılardan Ömer'in diğer davalı Yüksel aleyhine aynı çekin karşılıksız kaldığından bahisle menfi tespit davası açıp tedbir kararı alması sonucu takiplerinin sekteye uğradığını, itirazları sonucu tedbirin kaldırıldığını, aslında davalılar arasında devam eden bu davanın danışıklı olduğunu, bu nedenle taraflardan herhangi birinin yanında davaya katılmakla yararları olmadığı için ve davayı anlaşarak bitirmeleri halinde mağduriyetlerini önlemek bakımından asli müdahale şeklinde dava açtıklarını, öncelikle kendilerinin açtığı bu dava hakkında karar verilmesi halinde diğer davalılar arasındaki davanın çözülmüş olacağını iddia ederek (9.500.000) TL.lık çek bedelinin davalılardan tahsiline; davalıların birbirlerine karşı açtığı davanın da reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Her iki davalıya ilanen yapılan tebligata rağmen cevap vermemişler ve duruşmalara da katılmamışlardır.
Mahkemece; iddia, davalılar arasında takip edilmemesi nedeniyle açılmamış sayılmasına karar verilen dava dosyasına ve ilgili icra dosyasına nazaran davacının yaptığı takibin kesinleştiğini, davalıların dosyasında verilen tedbir kararının kaldırıldığını, davalılar arasındaki dosyanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, takibe itiraz olmadığını, davanın amaç ve konusunun ortadan kalktığını, davacı yararına verilecek bir karar bulunmadığından karar verilmesine gerek bulunmadığına karar verilmiştir.
Kararı, yasal süresinde davacı vekili temyiz etmiştir.
Davacı her iki davalının taraf olduğu davaya asli müdahil olduğunu bildirerek ve harcını da vererek çekle olan alacağının davalılardan tahsilini istemiştir. Bu dava niteliği itibariyle bağımsız bir eda davası niteliğindedir. Çeklerin keşidecisi ve lehtarı durumunda bulunan davalılar arasındaki davanın yürümesi veya müracaata bırakılması bu davayı etkileyecek bir husus değildir. Takibin kesinleşmiş olması da eda (tahsil) davası açılmasını engellemez. Bu itibarla davacının açtığı işbu davada işin esasına girilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 16.3.1990 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.