 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1989/1573
K: 1990/4336
T: 29.05.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı, (İstanbul Asliye 6. Ticaret Mahkemesi)nce verilen 12.10.1988 tarih ve 359-874 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı tarafından istenmiş olmakla; temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin alacaklısı ve davalının borçlusu olduğu 18.1.1982 vadeli (2.200.000) TL.'lık ve 22.1.1982 vadeli (1.100.000) TL.'lık bonolara dayanılarak 29.1.1982 tarihinde toplam (3.300.000) TL. alacağın tahsili için davalıya karşı icra takibine girişildiğini ve bu takipte alacağın tahsiline kadar para değerinin düşmesinden kaynaklanan zararın temerrüt faizini aşan kısmını ayrıca talep etme hakkının saklı tutulduğunu, davalının bonolardaki imzalarını inkar ederek takibin kesinleşmesini geciktirdiğini ve daha sonra da yakınlarına mahcuz malları üzerinde istihkak davaları açtırarak takibi sürüncemeye uğrattığını, davalının nihayet 26.3.1988 tarihinde birikmiş faiz ve masraflarla birlikte borucunu tamamen ödediğini, takibin başlaması ile alacağın tahsili arasında geçen beş yılı aşkın sürede para değerinin üç kat düştüğünü buna göre takip tarihindeki (3.300.000) TL'nın tahsil tarihinde (9.900.000) TL.'ya eş değer olduğunu, davalıdan ise (harç, icra masrafı ve vekalet ücreti hariç) ancak (6.817.980) TL. tahsil edildiğini, para değerindeki düşme (6.600.000) TL. olduğu halde tahsil olunan gecikme faizinin (3.517.980) TL'den ibaret kaldığını, böylece davacının temerrüt faizini aşan zararın (3.300.000) TL.'dan fazla olduğunu ileri sürerek şimdilik (1.000.000) TL. tazminatın dava tarihinden itibaren faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevabında; davacının tefeci ve kötüniyetli olduğunu, haksız takip yapan davacının yetkisiz icra dairesinde takip yapmak ve üçüncü şahısların mallarını hacz ettirmek suretiyle takibin uzamasına bizzat sebibiyet verdiğini, müvekkilinin kusuru bulunmadığını savunmuştur.
Mahkemece, davalının takibe itiraz etmek, menfi tespit davası açmak ve yakınlarına istihkak davalar açtırmak suretiyle icra takibini beş yıl uzatmasının ve bir çok taşınmazları olduğu halde borcunu geç ödemesini kusurlu bir davranış oluşturduğunu, müteaddit ekonomik değer ve etkenler nazara alınarak yapılan değerlendirmeler sonucu davacının temerrüt faizini aşan zararının (3.092.020) TL. olduğunun uzman bilirkişi incelemesiyle saptandığın gerekçesiyle taleple bağlı kalınarak (1.000.000) TL. alacağı dava tarihinden itibaren yıllık %30 nispetinden faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir. Hüküm, davalı tarafça temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, arada ödenen 761.000 TL nın kısmı davanın miktarı itibarıyle sonucu etkilememesine ve bu kısmı ödemenin munzam zarara etkisinin ek davada hesaplanabileceğine, davalının kusursuzluğunu kanıtlayamamasına, dava konusu (gecikme faizi) değil bunu aşan zarar olmakla tazminata dava tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesinde BK. 104/f-lll'e aykırılık olmamasına göre davalının bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı davalının bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün (ONANMASINA), taraf vekilleri duruşmayı gelmediğinden duruşma vekillik ücreti takdirine yer olmadığına, bakiye 20.000 lira temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına 29.5.1990 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.