 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1989/1491
K: 1989/1272
T: 03.03.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : M. Volkan Y. ile E Yağ. San. ve Tic. A.Ş. arasında çıkan davadan dolayı Ankara Asliye 1. Ticaret Mahkemesince verilen hükmü onayan Dairenin 8.12.1988 gün ve 7731-7508 sayılı ilamı aleyhinde davacılar vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş olmakla gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacılar vekili, müvekkillerinden Volkan ile davalı şirket arasında davacı tarafından üretilen likit yağın Ankara'da tek satıcılık anlaşmasının yapıldığını, bunun için diğer davacının davalıya 15 milyon liralık ipotek tesis edip 10 milyon liralık da teminat bonosu verdiğini, ancak davalının teslimatlarını süresinde yerine getirmediğinden ve piyasaya yağ sürdüğünden müvekkilince sözleşmenin feshedildiğini ileri sürerek toplam 25 milyon lira maddi ve manevi tazminatın tahsilini, davalının icra takibindeki alacağından bu miktarların tenkisini ve ödenen bono bedeli 10 milyon liranın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın reddine dair tesis edilen kararın Dairemizce onanması üzerine davacılar vekili bu defa karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
1 - Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere ve taraflar arasındaki 13.11.1983 tarihli sözleşme metni ile bilirkişi kurulunun gerekçeli mütelaaları karşısında davacılar vekilinin yerinde görülmeyen ve aşağıdaki bend dışında kalan diğer karar düzeltme itirazlarının reddi cihetine gidilmiştir.
2 - Ne var ki, asıl ve ek bilirkişi kurulu raporlarından tarafların defter kayıtları üzerinde inceleme yapılarak bir sonuca varılmıştır. Ek bilirkişi raporunun alınmasından sonra davacılar vekilince verilen 14.9.1987 tarihli dilekçede müvekkiline 25.11.1983 ve 15.12.1983 tarihli faturalardaki malın alındığı kabul edilmiş ve fakat aynı dilekçede 25.12.1983 tarihli faturadaki mal bedeli borcu olan 1.795.905 liranın, 17.12.1984 tarihli banka çeki ile ve yine 15.12.1983 tarihli faturadaki mal bedeli borcu olan 3.377.905 liranın 15.1.1984 tarihli çekle ödendiği ileri sürülmüş ve bu şekilde toplam 5.172.905 liralık borç miktarına itiraz edilmiş bulunmaktadır. Hiç kuşkusuz davacı defterindeki kayıtlar ve burada gösterilen borç miktarı davacı aleyhine delil teşkil ederse de defterde gösterilmemiş olan bir ödemenin geçerli bir ödeme belgesiyle her zaman kanıtlanması mümkündür.
O halde, davacı tarafa dayandığı ödeme belgeleri ibraz ettirilerek veyahut banka aracılığı ile ödendiği ileri sürüldüğüne göre, gerektiğinde bu bankalardan keyfiyet soruşturularak hasıl olacak sonuç çerçevesinde hüküm kurulması gerekirken, bu yöne ilişkin itirazın reddolunmaszı ve eksik incelemeyle hüküm tesisi doğru görülmediğinden davacılar vekilinin bu yöne ilişen karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir.
3 - Öte yandan, davalılardan Abdülkadir taraflar arasındaki ilişkiyi düzenleyen 18.11.1983 tarihli sözleşmenin tarafı olmayıp bu sözleşmenin 7. maddesi uyarınca sözleşmenin tarafı olan Volkan Y. tarafından yükümlenilen teminat ipoteğini bu davacı adına veren kimse durumundadır. Diğer bir deyişle, bu davacı taşınmazını borçlu lehine ipotek veren 3. kişi durumundadır. Söz konusu 23.11.1983 tarihli ipotek akit tablosunun incelenmesinde ise, bu davacının taşınmazını Volkan Y.'nun 23.11.1983 tarihinden itibaren davalı şirketten alacağı yağdan kaynaklanacak borcun 15.000.000 lirasına karşılık ve teminat ipoteği olarak tesis edildiği anlaşılmaktadır. Bundan da anlaşılıyor ki, bu ipotek henüz muaccel hale gelmemiş bir alacağın teminatı olarak ve azami had ipoteği olarak düzenlenmiş bulunmaktadır.
İİK.nun 149/b maddesi hükmü uyarınca bu tür ipotek asıl borçlunun borcu ile bu şekildeki ipotek sıkı bir irtibat içinde olduğundan, ipotek veren 3. kişi ile birlikte asıl borçluya ödeme çıkarılacak şekilde icra takibi yapılması emredici bir şekilde hükme bağlanmıştır. Bu şekildeki ipoteklerde asıl borçlu dışlanarak sadece 3. kişi sıfatıyla ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapılamaz. Yapıldığı takdirde bu husus gerek icra memurluklarınca, gerek takip hukukuna ilişkin davada mahkemelerce re'sen nazara alınması gerekir.
Bunun dışında yukarıda da değinildiği gibi muaccel hale gelmemiş bir borç için tesis olunan teminat ipoteğinde ipotek miktarının tamamı üzerinden takip yapılması da mümkün değildir. Bu tür ipoteklerde ancak gerçek borç miktarı kadar ve bu miktar üzerinden takip yapılması mümkündür. O halde, mahkemece nihai kararda asıl borçlunun borç miktarı 15.000.000 liradan az olduğu kabul edildiği halde, 3. kişi sıfatıyla ipotek veren kişilerin temerrüt faizinden de sorumlu olmayacakları dikkate alınmadan asıl borç miktarının üzerindeki bir miktarla sorumlu tutulması kabul şekli yönünden de isabetli görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda 1 numaralı bentte gösterilen nedenlerle davacılar vekilinin yerinde görülmeyen diğer karar düzeltme itirazlarının reddine, ancak 2 ve 3 numaralı bentte de gösterilen nedenlerle karar düzeltme isteminin kabulüyle kararın onanmasına dair Dairemizin 8.12.1988 gün ve 1988/7731-7508 sayılı kararın kaldırılarak hükmün davacılar yararına BOZULMASINA, 3.3.1989 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.