 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1988/9971
K: 1990/2397
T: 20.03.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı İstanbul Asliye 7. Ticaret Mahkemesince verilen 27.9.1988 tarih ve 857-580 sayılı hükmün temyizen tetkiki taraf vekilleri tarafından istenmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı vekili, davalının müvekkili şirket aleyhine haksız olarak ihtiyati haciz kararı aldırdığını kararın uygulanması ile müvekkilinin telefonlarının kapandığını depodaki mallarının haczedildiğini banka hesaplarının bloke edildiğini, itiraz üzerine haciz kararının kaldırıldığını ancak bu suretle müvekkilinin zarara uğradığını ileri sürerek 15.000.000 lira maddi 10.000.000 lira manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının teslim aldığı malları ve faturayı hiç bir neden olmaksızın geri gönderdiğini müvekkilinin yasal hakkını kullandığını, davacının bir zararı olmadığını, manevi tazminat istenemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece toplanan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak malın kendisine iade edilmesine ve davacının kabul etmediği faturayı geri göndermesine rağmen davalının fatura bedelini tahsile giriştiği ve aldığı ihtiyati haciz kararını haksız bir şekilde infaz ettirdiği, davacının maddi zararından davalının sorumlu bulunduğu, ihtiyati haciz kararının haksız uygulandığından bahisle manevi tazminat istenemeyeceği gerekçesiyle 5.585.345 lira maddi tazminatın dava tarihinden itibaren % 30 faiziyle birlikte davalıdan tahsiline fazla istemin ve manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
Kararı taraflar vekilleri temyiz etmişlerdir.
1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki 2 nolu, davalının 3 nolu bentler dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2 - Dava, haksız fiile dayalı olduğuna göre BK.nun 49. maddesindeki şartların mevcudiyeti halinde manevi tazminata hükmedilebileceğinin kabulü ile mahkemece bu konuda inceleme yapılarak şartları varsa uygun bir manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken olayda manevi tazminat istenemeyeceğinden bahisle bu istemin reddi doğru görülmemiş, davacı yararına bozmayı gerektirmiştir.
3 - Davalı vekili 16.11.1987 tarili dilekçesi ile 30.9.1987 tarihli bilirkişi raporuna karşı itirazlarını süresinde bildirmiş olmasına rağmen, mahkemece 6.5.1988 tarihli oturumda sadece davacı itirazları yönünden bilirkişilerden ek rapor alınmasına karar verilmiş ve ek rapor bu doğrultuda düzenlenmiştir. Bu suretle davalıının, özellikle maddi tazminat hesabına yönelik itirazları bilirkişilerce değerlendirilmediği gibi mahkeme dahi kararında bu itirazları karşılayıcı bir gerekçe göstermemiştir. Bu durumda mahkemece, bilirkişi raporuna vaki davalı itirazları yönünden ek rapor alınarak hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması davalı yararına bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda 1 nolu bendte yazılı nedenlerle tarafların sair temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentde açıklanan nedenle hükmün, davacı yararına 3 nolu bentde açıklanan nedenle davalı yararına BOZULMASINA, davacı vekili duruşmaya gelmediğinden davacı yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına 100.000 lira duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine 20.3.1990 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.