 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1988/9694
K: 1989/1768
T: 20.03.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı, (Adana 2. Asliye hukuk Mahkemesi)nce verilen 6.10.1988 tarih ve 856-886 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili dilekçesinde, müvekkili tarafından Elazığ'a nakledilmek üzere davalı Hacı'nın kullandığı ve diğer davalıya ait kamyona 10.750 kg. Vita ve sana yağı yüklendiğini, yolda sürücü hatasından kamyonun devrilmesi sonucu mahkemece yapılan tesbite göre 2.452.892 TL. hasarlı yağlardan, 945.699 TL.'da kaybolan yağlardan zarar meydana geldiği, nakliye gideri ve tesbit masrafı toplamı her iki dosya için 3.555.517 TL. tazminatın davalılardan müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili yetki itirazı ile birlikte, aracın teknik bir arızadan devrildiğini, yapılan tesbitin de bilirkişinin tarafın müdürü olması nedeniyle geçersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, mal teslim belgesi, nakliye ücreti tahsil belgesi, trafik kaza raporu, trafik kayıt belgeleri, Adana 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1987/1169 sayılı tesbit dosyasındaki bilirkişi raporuna göre davacı nakliye şirketinin hasar nedeniyle mal sahibine 3.518.492 lira ödeme yapıldığı kabul edilerek faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
1 - Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve davalıların on günlük cevap süresinde yetki itirazında bulunmamaları nedeniyle aşağıdaki bentler dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2 - Davacı taşıyıcı, dava dışı Ünilever-İş Ticaret ve Sanayi Türk Limited Şirketi'ne ait yağları taşıması için davalılara teslim etmiştir. Bu durumda davacı taşıyıcı ve davalılardan araç sahibi Mahmut alt taşıyıcıdır. Taşıyıcının, alt taşıyıcıya dava açabilmesi ziya ve hasarın bu taşıyıcının taşıdığı zaman içinde meydana geldiğini isbat etmesi gerektiği gibi taşınan malın asıl sahibine tazminat verir veya bu yüzden aleyhine dava açılırsa ancak bu takdirde mümkündür. Bu son husus dava açma koşuludur. Dava açma koşulunun varlığı mahkemece TTK.nun 787. maddesi kapsamı gözönüne alınarak re'sen araştırılmalıdır. Mahkemece bu yönler üzerinde durulmadan işin esası hakkında karar verilmesi doğru görülmemiş ve davalılardan alt taşıyıcı olan Mahmut temyiz itirazlarının kabulüyle yerel mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.
3 - Davalılardan Hacı'nın temyizine gelince:
Davalılardan Hacı araba sürücüsü olup taşıma sözleşmesinin tarafı değildir. Davacı, bu davalının kusurlu olduğunu ileri sürmesi ve taraflar arasında hukuki ilişki bulunmaması nedeniyle dava haksız eyleme dayanmaktadır. Davacının, taşınan malların sahibine herhangi bir ödeme yapmadan dahi haksız fiil failine karşı tazminat davası açmak hakkı vardır. Çünkü, davacı taşınan malların sahibine karşı sorumlu olduğu gibi taşınan malların zilyedi olması nedeniyle de dava açmak hakkı bulunmaktadır. Bu davada, davacının olayda oluşan zararını ve davalı sürücünün kusurunu isbat etmesi gerekir. Davacının zararını isbat etmesi bakımından itiraz edilen delil tesbiti raporuna dayanması yeterli değildir. Ayrıca, davalının kusuru yönünden de herhangi bir inceleme yapılmamıştır. Açıklanan bu nedenlerle, mahkemece yapılacak iş, tarafların tüm delillerinin toplanması ve gerektiğinde zarar ve kusur yönünden bilirkişilerden rapor alınması ve hasıl olacak sonuç çevresinde bir karar verilmesinden ibaret iken, bu yönlerin ihmal edilmesi isabetsiz görülmüş ve hükmün bu davalı bakımından da bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda birinci bentte yazılı nedenlerle davaların sair itirazlarının reddine ikinci bentte yazılı nedenle davalı Mahmut ve 3. bentte yazılı nedenle davalı Hacı yararına hükmün BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 20.3.1989 tarihinde 1. ve 2. bentlerde oybirliği, 3. bentte oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Sözleşmeden doğan tazminat istemi, kural olarak sözleşmenin tarafları arasında söz konusu olabilir. Sözleşmeye aykırı davranan taraf diğer tarafa tazminat öder. Taşıma hukukunda ve TTK'nun 787/1. maddesi ile istisnai hükümler getirilmiştir. Gerçekten bu madde hükmüne göre, birkaç taşıyıcı bulunması ve tazminat sorumlusu aradaki bir taşıyıcı olması halinde, dava birinci veya sonuncu taşıyıcıya karşı dahi açılabilir.
Genelde dava açabilmek için zarara uğramak şarttır. Zarar ise, bir kimsenin mamelekinde, iradesi hilafına husule gelen bir eksilmedir (Prof. Dr. Haluk Tandoğan, Türk Mesuliyet Hukuku, 1961, sh. 63). Ancak, TTK'nun 787/2. maddesu bu kurala karşı yine istisnai bir hüküm getirmiş, hak sahibine tazminat ödeyen taşıyıcıya, kendisinden önce gelen veya esasen sorumlu olan ara taşıyıcıya tabii olarak rücu hakkı tanaması yanında, henüz tazminat ödememiş olan, yani mamelekesinde henüz bir eksilme olmamış taşıyıcıya da, sadece hakkında dava açılmış olması durumunu yeterli görerek dava açma hakkı tanımıştır.
Ancak tazminat olayına neden olan taşıyıcının şöförüne karşı olan tazminat davasında durum ne olacaktır. Şöför kendisi taşıyıcı olmadığına, müstahtem veya yardımcı kişi olarak kabulü gerekeceğine göre, TTK'nun 787. madde hükmünün şöföre karşı kullanılması mümkün değildir.
Çoğunluk, taşınan malların hasara uğratan şöföre karşı açılan davanın, haksız fiilden doğan bir tazminat davası olduğunu kabul ile bu halde birinci taşıyıcının, mal sahibine hiçbir ödeme yapmadan dahi, haksız fiil failine karşı dava açmak hakkı olduğu görüşünü benimsemişitr. Bu kabul tarzı TTK'nun 787/2. maddedeki istisnai hükümden daha ileri giden bir görüş almakta, ayrıca haksız fiil ilkelerine de ters düşmektedir. Bilindiği üzere haksız fiilde aşağıdaki şu unsurların varlığı söz konusudur.
Fiil, fiilin hukuka aykırı olması, kusur, zarar ve zararla hukuka aykırı fiil arasında illiyet bağının mevcudiyeti (Tandoğan, age. sh. 11 vd). o halde dava açma hakkı zarara uğrayan kişiye ait olması gerekrir. Zarar, mamelekle olan bir eksilme olarak tarif edildiğine göre, bir taşıma sözleşmesinde eşyanın hasara uğraması halinde, mamelekinde eksilme olan kişi malın sahibidir. Eşyanın hasara uğramasından dolayı birinci taşıyıcının mamelekinde bir eksiklik söz konusu değildir. Meğerki mal sahibine mal bedelini tazmin etmiş olsun. Bu durumda, birinci taşıyıcının şöföre karşı dava açabilmesi için mamelekinde bir eksilme olması, yani mal sahibine malın değerini ödemiş olması gerekir. 1. taşıyıcıya karşı mal sahibi tarafından dava açılmış olması dahi birinci taşıyıcının sorumlu şöföre karşı dava açabilmesi için yeterli değildir. 1. taşıyıcının mal sahibine karşı sorumlu olması da şöföre karşı dava açılmasının nedeni olamaz.
1. (asıl) taşıyıcının sorumlu şöföre karşı dava açabilmesinin ikinci sebebi olarak çoğunluk, birinci taşıyıcının malın zilyedi olduğu, gerekçesine dayandırmıştır. 1. taşıyıcının malın zilyedi olarak kabulü pek mümkün değildir. Zilyed, birşey üzerinde fiilen tasarruf sahibi olan kişidir (MK 887). 1. taşıyıcı da bu sıfat yoktur. Fer'i zilyedliğine gelince, bir şeyde malik sıfatı ile zilyed olanlar asli zilyed, irtifak, rehin veya şahsi bir hak nedeni ile zilyed olanlar ise fer'i zilyed olarak kabul edilmektedir (MK 888).
1. taşıyıcı fer'i zilyed olarak kabul edilse, eşyayı ara taşıyıcıya teslim etmesine rağmen fer'i zilyedliğinin devam ettiği benimsense, dahi, zilyede tanınan haklardan (MK md. 894, 895, 896) zararın tazmini davası açabilmesi için yine de zararın doğmuş olması gerekir. Zarar ise, yukarıda belirtildiği gibi, ancak mamelekde bir eksilme ile doğabilir. O halde birinci taşıyıcının şöföre karşı dava açabilmesinin ilk şartı zararın doğmuş olması, diğer bir deyişle mal sahibine tazminat ödemiş olması gerekir.
Tüm bu nedenlerle birinci (asıl) taşıyıcının mal (hak) sahibine hasarlı mal bedelini ödemeden, binnetice mamelekinde bir azalma olmadan, yani zarar henüz doğmadan ara taşıyıcı şöförüne karşı haksız fiil veya zilyedlik hükümlerine dayanak tazminat talep etme hakkı mevcut değildir.
O halde, mahkemece davacı birinci taşıyıcının davadan önce mal (hak) sahibine hasarlı mal nedeniyle bir tazminat ödeyip ödemediği araştırılmalı, ödenmişse, şöförün kusuru varsa tazminatın tahsiline, ödemediği anlaşıldığı takdirde ise davalı şöför Hacı hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerekir. Davalı şöför bakımından hükmün bu gerekçelerle bozulması gerekirdi.
Yukarıda açıklanan nedenlerle çoğunluğun bozma kararının (3.) bendindeki bozmanın neden ve gerekçelerine karşıyım.