 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1988/85
K: 1988/1601
T: 15.03.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı İstanbul Asliye 1. Ticaret Mahkemesince verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı tarafından istenilmekle dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili; taraflar arasında yapılan sözleşmeyle davalının müvekkilinin işlerine ve şirket adına bir teleks bağlatıp çalıştırmayı taahhüt ettiğini, ayrıca sözleşmede teslim edilmeyen her gün için 25.000 lira tazminat ödemeyi kabul ettiğini, ancak teleksin 58 gün geçikmeyle bağlandığını ileri sürerek (1.450.000) liranın faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında; sözleşmenin batıl olması nedeniyle cezai şartın da geçersiz bulunduğunu, davacının teleksi bağlanırken ihtirazı kayıt ileri sürmediğinden talep hakkının ortadan kalktığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece toplanan delillere, taraflar arasındaki ilişkinin BK.'nun 404 üncü maddesinde yer alan simsarlık anlaşması bulunmasına ve bu anlaşmanın 406 sayılı kanuna aykırı bulunmamasına, zararın niteliğine göre tazminatın fahiş bulunmamasına dayanılarak (1.450.000) liranın dava tarihinden itibaren % 30 faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1 - Davalı, davacının kaydı ihtirazı dermeyan etmeden edayı kabul ettiğinden bahisle BK. m. 158/2 nci maddesi gereğince davacının cezai şart talep etmek hakkının düştüğünü savunmuş, davacı edayı kabul ederken kaydi ihtirazı ileri sürdüğünü iddia etmiş ve bu iddiasını kanıtlamak amacıyla tanık dinletmek istemiş, ancak mahkemece olayda tanık dinlenemeyeceği gerekçesiyle tanık dinletme talebi reddedilmiş bulunmaktadır. Bu suretle ve ayrıca davacının gerekçeden kararı temyiz etmemekle, şahitle kaydi ihtirazı ileri sürüldüğü hususunun ispatının mümkün olmadığı hususu kesinleşmiş bulunmaktadır. Ancak mahkeme bu hususu gözönüne almamış ve kaydi ihtirazı ileri sürmemenin hukuki sonuçları üzerinde durmamış ve münakaşasını da yapmamıştır. Kaydi ihtirazı ileri sürdüğü hususunda yemin teklif etme hakkı da gözönüne alınarak yukarıda açıklanan durum üzerinde durulup sonucuna göre bir karar vermek gerekirken bu hususlar üzerinde durulmadan yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
2 - Bozma nedenine göre sair temyiz itirazları üzerinde durmaya şimdilik mahal görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 1 no'lu bentte yazılı nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA,(...) 15.3.1988 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.