Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1988/6521
K: 1988/5829
T: 14.10.1988

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
DAVA : E. Koll. Şti vs. ile Etibank Gn. Md. arasında çıkan davadan dolayı İstanbul Asliye 6. Ticaret Mahkemesince verilen (...) hükmü bozan Dairenin 5.4.1988 gün ve 255-2019 sayılı ilamı aleyhinde taraf vekilleri tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş (...) olmakla (...) gereği konuşulup düşünüldü:
 
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin yurt dışındaki yabancı firmaya 750 ton krom ihraç ettiğini, davalı bankanın bu iş nedeniyle müvekkiline 30 milyon lira ihracaat kredisi sağladığını, malın teslimini müteakip amir bankaca gönderilen mal bedelinin hesaba aktarılıp kapatıldıktan sonra amir bankanın konişmentodaki (to order- to consigneo) kaydına dayanarak davalı bankaya verdiği haksız talimata dayanılarak müvekkili hesabındaki paranın tamamı çekildiğini ve borçlandırıldığını ileri sürerek bu işlem nedeniyle müvekkilinin hiç borcunun kalmadığını tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı banka vekili, iddiayı kabul etmeyerek davanın reddini savunmuştur.  Mahkemece davanın kabulüne dair tesis edilen karar Dairemizce kısmen davalı yararına bozulması üzerine, taraf vekilleri karar düzeltme isteminde bulunmuşlardır.
Dava konusu olayda davacı şirket vekili, 750 ton krom madeni cevherinin davalı bankanın sağladığı ihracat kredisiyle ve yine davalı bankanın akreditif işleminde verdiği hizmetten yararlanılarak müvekkilince İtalya'ya ihraç edilip bedeli akreditif yolu ile yurda getirilerek davalı bankaca müvekkili hesabına alacak olarak işlenip hesap sıfırlandıktan sonra, dava dışı amir bankanın haksız talimatına istinaden müvekkili kredi hesabına bu defa borç kaydedilmesinin mümkün olmadığını ileri sürmekte, buna karşın davalı banka vekili ise, müvekkili bankanın akreditif işleminde sadece muhabir banka sıfatıyla hareket ettiğini, akreditifi teyid etmediğini, bu nedenle yabancı amir bankanın talimatı uyarınca hareket ettiğini ve yapılan mahsup işlemlerinin davacı ile müvekkili banka arasındaki kredi sözleşmesi hükümlerine dayandığını ve kaldı ki davalının bu işlemlerden sonra bankaya verdiği taahhütnamelerle borcu da kabullenmiş olduğunu savunarak davanın reddini istemiş bulunmaktadır.
Mahkemece hükme dayanak yapılan bilirkişi kurulu raporunda sadece akreditif ilişkisinden hareket edilerek amir bankanın gönderdiği akreditif küşad mektubundaki ödeme maddesine ve amir bankanın makul bir süre içinde ödemeye rezerv koymadığı hususuna dayanılarak romburse olan davalı bankanın kredi hesabını alacaklandırıp sıfırladıktan sonra amir bankanın talimatına dayanılarak davacı hesabının borçlandırılmasının mümkün olmadığı bildirilmiştir.
Gerçekten küşad mektubundaki ödemeyi düzenleyen madde, akreditif koşullarının teyidini davalı bankaya vermiş olmakla birlikte, küşad mektubunun sonunda bu akreditifin Uluslararası Ticaret Odasının "Yeknasak Kaide ve Teamüller" ile ilgili 290 no.lu broşüre göre açıldığı belirtilmek suretiyle, bu kurallara da yollama yapılmış bulunmaktadır. Bu yollama nedeniyle amir bankanın yeknesak kuralların kendisine verdiği yetkileri saklı tuttuğunun kabulü gerekir. Konu ile ilgili yeknesak kuralların 8/B maddesinde ise akreditifi açan amir bankaya vesaiki incelenmesi ve mutalebede bulunabilmesi için uygun bir mühlet tanınacağı hükme bağlanmıştır. Nitekim, dava konusu olayda da davacı ihracatçının vesikaları muhabir banka durumunda olan davalı bankaya vermesini müteakip davalı bankaca vesikalar üzerinde ilk inceleme yapılarak dava dışı amir bankaya uçak postası ile incelenmek üzere gönderilmiş ve keyfiyet amir bankaya 26.9.1984 tarihli teleksle bildirilerek muhabir banka hesabının alacaklandırılması istenmiştir. Bu teleksi alan dava dışı amir banka da cevabi 2.7.1984 tarihli teleksi ile davalı banka hesabı alacaklandırılmıştır. Bu telekste vesikaların incelendiğine ve davacı ihracatçıya ödeme yapılmasının gerektiğine ilişkin hiç bir kayıt bulunmamaktadır. Bundan sonra amir banka kendisine gönderilen vesikalar üzerinde makul bir sürede inceleme yapılmasını müteakip, bu defa 12.7.1984 tarihli mektupla vesaiki akreditif koşullarına uygun bulmayarak davalı muhabir bankaya iade etmiş ve daha evvelce alacaklandırılan muhabir davalı banka hesabı bu defa borçlandırılmıştır. Yukarıda da değinildiği gibi akreditif küşat mektubunda yollama yapılarak saklı tutulan yeknesak kurallar uyarınca amir bankanın böye bir yetkisi bulunup akreditifi teyid etmeyen muhabir banka da bu talimatlara uygun davranmak zorundadır. İşte bu nedenle de davalı banka davacı kredi hesabını kapatmadan sıfırlamış bulunmasına rağmen, davacı ile aralarında düzenlenmiş bulunan (Umumi taahhütname) başlıklı kredi mukavelesinin 21. maddesine dayanılarak davacı hesabı kendisine yapılan ödeme miktarı kadar borçlandırılmış bulunmaktadır.
Kaldı ki, bütün bunların dışında dava konusu ihraç maddesinin akreditif koşullarına uygun bulunmadığı yurt dışında yapılan incelemeyle ortaya çıkmasından ve malın alıcı tarafından refuze edilmesinden sonra, davalı muhabir bankaca davacı hesabı borçlandırılmasını müteakip davacının 5.12.1984 tarihli taahhütnameyle bu malı bir başka firmaya satarak bedeli olan dövizi davalı bankadaki kredi borcuna mahsubunun yapılmasını kabul ve taahhüt etmiş ve buna istinaden başka firmaya düşük fiyatla yapılan satış bedelinin kredi hesabına alacak kaydedilmesini 22.7.1985 tarihli yazsıyla da teyid etmiş bulunmaktadır.
O halde gerek dava dışı amir bankanın, gerek davalı muhabir bankanın yukarıda özetlenen akreditif işlemlerinde yeknesak kurallara bir aykırılık olmadığı gibi, davacı ile ilişkisinde de kredi sözleşmesinin kendisine verdiği yetkiyi kullanmış bulunmasına, bu işlemin yapılmasını müteakip davacının verdiği taahhütnameyle bu muamelenin kabul edilmiş olmasına ve nihayet akreditif işleminin temelinde yatan ihracat işleminin düşük kaliteli mal gönderme nedeniyle gerçekleşmediği de sabit bulunmasına göre, mahkemece davanın reddine karar verilmek gerekirken kredi sözleşmesi hükümleri dikkate alınmadan aksine düşünceyle kabulü doğru olmadığı gibi, bu yöne ilişen temyiz itirazlarını reddeden Daire kararının da isabetli olmadığı anlaşıldığından davalı banka vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü cihetine gidilmiştir.
 
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı banka vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile davalının diğer temyiz itirazlarını reddeden Dairenin 5.4.1988 gün ve 988/255-2619 sayılı kararının tümünün kaldırılarak hükmün BOZULMASINA, (...) 14.10.1988 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini