 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1988/6124
K: 1989/2934
T: 16.05.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Ankara Asliye 3. Ticaret Mahkemesince verilen 9.5.1988 tarih ve 50-348 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 16.5.1989 gününde davacı avukatı Akın Duran ile davalı avukatı Füsun Gönder gelip temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması duruşmadan sonraya bırakılmıştı. Bu kerre dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankanın merkez şubesinde kredi mektuplu döviz tevdiat hesabı bulunduğunu, müvekkilinin ne ana parası olan (80.000) D.Markın ve ne de faizinin tahsili için kimseye vekaletname vermediği halde, sahte vekaletname ile hesabındaki ana paranın ve faizinin 30.9.1985 tarihinde çekildiğini öğrendiğini, davalıya keşide edilen ihtarnamenin sonuç vermediğini iddia ederek (80.000) D. Mark karşılığı olan (18.640.000) TL.nın ve faizinin, hüküm tarihindeki döviz kuru farkının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili bankada kredi mektuplu döviz tevdiat hesabı sahibi olan davacının Türkiye'ye kesin dönüş yaparak bedelsiz ithal hakkını devretmek için gazeteye ilan verdiğini, bu nedenle dava dışı Muammer Ceylan isimli bir şahsa bedelsiz ithal hakkını devretmek maksadıyla hamili bulunduğu kredi mektuplu döviz tevdiat hesabının aslı ile pasaportunun fotokopisini teslim ettiğini, onun da düzenlediği Münih Başkonsolosluğunun mühürve imzası bulunan 30.7.1986 günlü vekaletnameyi Kocaeli Valiliğine de tasdik ettirdikten sonra sahte olduğu anlaşılması mümkün olmayan vekaletname ile birlikte ele geçirdiği diğer belgelerle davacının hesabından para çektiğini, olayda kredi mektuplu hesaptan para çekilmesine sebep olması nedeniyle davacının tamamen kusurlu bulunduğunu, müvekkilinin gerekli dikkat ve özeni gösterdiğini, kusurlu olduğu kabul edilse dahi davacının da müterafik kusuru olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia ve savunmaya, bilirkişi kurulu raporlarına ve toplanan kanıtlara nazaran alınan 3. bilirkişi kurulu raporuna itibar edilerek olayda davacının tamamen kusurlu bulunduğu, davalının gerekli özeni gösterdiği ve zararın doğmasına sebep olmadığı ve kusuru bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Davacının, davalı banka şubesine (80.000) D.Marklık kredi mektuplu döviz hesabı açtığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalı bankanın ibraz ettiği dosyada mevcut genelgeye ve diğer belgelere göre, bu hesaptan bizzat sahibi para çekebileceği gibi, vekaletname ile vekalet verilen kişinin de hesaptan para çekebilmesi mümkündür. Vekaletname ile, vekil edilen kişinin hesaptan para çekebilmesi için muteber bir vekaletname ile birlikte kredi mektubunu ilgili banka şubesine ibraz etmesi gerekmektedir. Bu itibarla davalı bankanın vekil edilen kişiye ödeme yapabilmesi için öncelikle vekaletname aslının verilmesi ve bununla birlikte kredi mektubunun ibraz edilmesi yeterli olmaktadır.
Davalı bankanın sahte olduğu iddia edilen vekaletnamedeki konsolosluk tasdiki dışında vekalet veren şansın imzasının, davacıya ait olup olmadığını kontrol etmesi ve bu kontrol sonucu, vekaletnamedeki vekalet veren şahsın imzasının, hesap sahibine ait olduğu sonucuna varıldığı takdirde vekil edilen şahsa ödeme yapması gerekmektedir.
Bu nedenle mahkemece öncelikle, dava konusu sahte olduğu iddia edilen konsolosluk tasdiki bulunan vekaletname aslı ile kredi mektubu aslı taraflardan istenerek, sahte olduğu iddia edilen vekaletnamedeki vekalet veren şahsın (davacının) imzasının, davalı bankada mevcut ise davacı imzaları bulunan belgeler getirtilip, kredi mektubundaki imza da gözönüne alınmak suretiyle imza karşılaştırması yapılıp, vekaletnamedeki imza ile bu imzalar arasında benzerlik bulunup bulunmadığı araştırılıp bu hususdan seçilecek Üniversite Öğretim Üyeleri biri bankacı olan üç kişilik bilirkişi heyetinden tarafların olaydaki kusur oranlarını belirleyecek rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmek gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulüyle hükmün davacı yararına (BOZULMASINA) taraf vekilleri duruşmaya geldiklerinden (100.000) TL. duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 16.5.1989 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.