 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1988/6044
K: 1989/3306
T: 30.05.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Acıpayam Asliye Hukuk Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 27.5. 1988 tarih ve 50-286 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin davalı Hüseyin'e olan 200.000 TL borcuna karşılık açık bir bono verdiğini, daha sonra borcunun ödediği ve davalıdan boş bonoyu kaybettiğine dair ibra belgesi aldığını, ancak davalı Hüseyin'in diğer davalı Baki'nin ismini yazarak kendisine ciro ettirdiği ve 650.000 TL üzerinden icra takibine giriştiğini, davalı Baki ile müvekkilinin hiçbir ilişkisi bulunmadığını ileri sürerek, bononun iptalini talep etmiştir.
Davalı Hüseyin cevabında, dava konusu bonoyu diğer davalı Baki'den ciro yolu ile devraldığını, ibra ile ilgisi olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Baki vekili davanın reddini istemiş, davacının bu davalıya teklif ettiği yemini eda eden davalı Baki, davacıya verdiği borç para karşılığı söz konusu bonoyu aldığını ve borçlu olduğu diğer davalıya ciro ettiiğini belirtmiştir.
Mahkemece, icra dosyasına ve bonoya, 26.3.1984 tarihli ibranameye, 200.000 TL'lık 30.4.1984 vadeli bir başka bononun ibraz edilmiş olmasına, davacının teklif ettiği yemini davalıların eda etmiş olmalarına dayanılarak, ibranamenin 200.000 TL'lık bir borcun ödenmesine ilişkin olup bu miktarda bir başka bononun da dosyaya ibraz edilmesine göre ibranamenin dava konusu bonoyla ilgisi olmadığı ve davacının dava konusu bonoyu ödediğini ispatlayamadığı gerekçesiyle dava reddedilmiş, davacının temyizi üzerine dairece 26.10.1987 gün 87/3135-5671 S. kararla, davalı lehtar Baki'nin senet metnini talil etmiş olması nedeniyle davacıya ödünç para verdiğini ispatı gerektiği, diğer yandan davacının söz konusu bonoyo ilişkin olaraka davacının davalı hamil Hüseyin'e ödemede bulunduğuna dair iddiası olmayıp 200.000 TL borcu için Hüseyin'e verdiği açık bononun ödendiğini ve bononun Hüseyin tarafından kaybedilmesi nedeniyle ondan ibraname aldığını öne sürdüğünden, kapı iddiasının ibraname de gözönüne alınarak değerlendirilmesi gerektiğinden bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak, davalı Baki'nin davacıya ödünç para verdiğini tanıkla ispat istemine davacının muvafakat etmemesi nedeniyle tanıklar dinlenmeyip, davalılar vekili yemin de teklif etmeyeceklerini açıkladığından ve dava konusu senedin vade tarihinden sonra iki yıl hiçbir işlem yapılmamış olmasına, davalı Hüseyin'in ibranamede, kendisinde bulunan imzalı boş senedi kaybettiğini, ileride bu senede dayanarak para talep etmeyeceğini, alacağını tamamen aldığı için davacıyı ibra ettiğini beyan etmesine göre, davanın sabit olduğu sonucuna varılıp, söz konusu 650.000 TL'lık bono ile davacının davalılara borçlu olmadığının tesbitine karar verilmiştir.
Kararı davalılar vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hükmün verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalılar vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı davalılar vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun hükmün o n a n m a s ı n aaşağıda yazılı bakiye 14.500 lira temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 30.5.1989 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dava konusu bonodaki (malen) kaydı, davalı senet lehdları tarafından senet bedelinin davacıya (nakden) yapılan ödemenin karşılığı olarak alındığı açıklanmak suretiyle tatil edilmiş bulunmakta ve Dairemizin kökleşmiş içtihatları uyarınca ispat külfeti davalıya yükletilmiş bulunmaktadır.
Nitekim, davalı tarafca da senet bedelinin davacıya nakden ödendiği tanık göstermek suretiyle kanıtlanma yoluna gidilmişse de mahkemece bu iddianın ayrıca yazılı belgeyle kanıtlanması gerektiği düşüncesiyle tanık dinletme istemi reddolunmuş bulunmaktadır.
Davalı bono lehtarının senet metnindeki zorunlu bono koşullarından olmayan (bedel) hanesindeki kaydın aksini ileri sürmesi halinde borçlunun imzasını havi borç ikrarını içeren bu belgenin tamamen hükümden düşürülmesi ve elinde böyle bir belge bulunduran kimseyi ayrıca bir belge ibrazı ile zorunlu tutulması kanımızca usul hükümlerine uygun olmadığı gibi, somut olay adaletinin gerçekleşmesini de engellemektedir. Zira, böyle bir belgeyi elinde bulunduran kimseyi borçludan ayrıca bir belge daha istemesi yükümlülüğü ile karşı karşıya bırakılması hayatın olağan akışına da ters düşmektedir. Bedel hanesindeki kaydın tatil edilmesi halinde böyle bir delil başlangıcı kabul edilerek ispat külfetini yüklenen tarafa tanık dinletme olanağı tanınması gerektiği düşüncesindeyiz.
Nitekim, Dairemizin uzun yıllar devam eden önceki uygulaması da bu yolda olduğu gibi, (Bkz. T.D. 6.5.1985 tarih ve 1985/740-1215 sayılı kararı Ankara Baro Dergisi, 1958/4 sh. 220, Yargıtay 11. H.D. 25.9.1973 tarih ve 1973/3458 sayılı karar. Resmi Kararlar Dergisi, yıl 1973, sh. 519) doktinde de bu görüş kabul edilip savunulmaktadır (Bkz. Prof. B. Kuru, Hukuk Mahakemeleri Usulü Ankara 1980, Cilt 2, Sh. 1670-1671; F. Öztan, Kıymetli Evrak Hukuku, Ankara 1976, sh. 606; Y. Karayalçın, Ticari Senetler, Ankara 1970, sh. 325).
Yukarıda açıklanan nedenler sayın çoğunluk tarafından benimsenen görüşe katılmıyoruz.