 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1988/5597
K: 1988/5661
T: 10.10.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Ankara Asliye 3. Ticaret mahkemesince verilen 22.4.1987 tarih ve 9-180 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatife yedek üye olarak ilk açılacak asıl üyeliğe alınmak üzere 17.10.1983 tarihinde başvurduğunu, gerekli ödemeleri yaptığını, buna rağmen boşalan bir asıl üyenin yerine başka şahsın alındığını ve 5.11.1984 tarihli davalı kooperatif yönetim kurulu kararı ile asıl üyelik kaydının yapılmayarak ödediği paranın iade edildiğini, kooperatifin bu işlem ve kararının haksız olduğunu iddia ederek müvekkilinin eylemli olarak kazanmış olduğu üyelikten çıkartılarak boşalan üyeliğe başka bir şahsın alınmasına dair davalı yönetim kurulu kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının kooperatife ortak olmadığını, kendiliğinden kooperatif hesabına yatırdığı paranın muvakkat hesaba alınarak davacıya iade edildiğini, ana sözleşme hükümlerine göre yönetim kurulunun davacının ortaklığa alınması konusunda kararı olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia ve savunmaya, toplanan kanıtlara nazaran davacının davalı kooperatif üyesi olduğunun tesbitine, tavzih kararı ile de yönetim kurulu kararının iptaline karar verilmiştir.
Kararı ve tavzih kararını davalı vekili temyiz etmiştir.
Mavcut uygulama itibariyle ve kooperatif ana sözleşmesinde açık bir hüküm bulunmadığından yedek üyelik şeklinde bir sıfata bahis konusu olamaz ise de davacı, kooperatife müracaatı sırasında verdiği dilekçede yedek 1. sıraya kaydedilmek üzere işlem yapılmasını peşinen kabul ettiğine göre, kooperatifte üye adedi sabit şekilde tesbit edilmiş olduğu takdirde davacının ancak bu sabit sayıda bir boşalma olması halinde üyeliğe kaydedilmesi düşünülmelidir.
Davacı, üyelikte bir boşalma olduğu halde kendisinin üye olarak değil, Yüksek Y'ın boşalan üyeliğe kabul edildiğini iddia etmiştir. Bilirkişi raporunda ise Yüksek Y'ın daha önce üye iken kooperatiften ayrıldığı ve bir süre sonra kooperatiften çıkan bir başka üye yerine adı geçene öncelik hakkı olmadığı halde öncelik verilerek üyeliğe alındığı belirtilmiş bulunmaktadır.
Olayın özelliği itibariyle davacı her ne kadar kooperatife para ödemiş ise de, başlangıçta üyelik hak ve sıfatını kazanmamıştır. Ancak bir üyeliğin boşalması halinde 1. sırada ve öncelikle üyeliğe alınması gerekir. Bu yönden mahkemece davanın halli için, boşalan bir kooperatif üyeliği yerine alınan Yüksel Y.'ın, ana sözleşme hükümlerine göre tekrar üyeliğe alınmasında bir öncelik bulunup bulunmadığı araştırılmak; davacının, ödediği paraları kooperatifin iadesi üzerine geri alış tarihini ve bu yönden bir ihtirazi kayıt dermeyan edip etmediği incelenmek ve böylece davacının kooperatife girme isteminden sarfınazar edip etmediği saptanmak; davacının istemini devam ettirdiği sonucuna varılırsa ve Yüksel Y.'ın haksız olarak boşalan üyeliğe alındığı sonucuna varılırsa davacının ortak sayılması gerektiğine dair tesbit kararı verilmek, şayet davacının üyeliği kabul edilebilirse sonradan üyeliğe alınan Yüksel Y.'ın manfaatine müessir olacak iptal talebi yönünden davanın adı geçene de yöneltilmesi gereği gözönünde tutulmak icabederken eksik tahkikatla kararda yazıldığı şekilde hüküm tesisi doğru olmadığı gibi, kararda iptale yönelik ve münderecatı açıklanmayarak infazı mümkün olmayacak şekilde hüküm verilmesi doğru olmadığından hükmün bu sebeple davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulüyle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 10.10.1988 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.