 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1988/4970
K: 1989/1588
T: 13.03.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA ve KARAR : Taraflar arasındaki davadan dolayı Menemen Asliye Hukuk
Mahkemesince verilen 30.03.1988 tarih ve 37-131 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
Yargıtay 11. hukuk dairesi kararı:
Davacı vekili; müvekkilinin, davalının bir borcu nedeniyle kefil olarak imzaladığı bono bedelinin tamamını icra takibi üzerine ödediğini ve davalının bu ödeme nedeniyle yapılan (561.800) TL.lık takibe itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptaline, % 15 icra-inkar tazminatının davalıdan tahsiline ve de (561.800) TL.nın yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, ilk oturumda zamanaşımı itirazında bulunmuş ve davanın reddini istemiştir.
Mahkemece "iddia ve savunmaya ve toplanan delillere göre 3 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğinden bahisle verilen davanın reddine ilişkin kararın dairemizin 30.11.1987 tarihli ilamıyla zamanaşımı definin zamanında ileri sürülmemesi nedeniyle işin esasına girişilerek bir karar verilmesi gerekir" gerekçesiyle davacı yararına bozulması üzerine, mahkemece, bozmaya uyularak davanın kabulüyle, itirazın iptaline ve (561.800) TL.nın % 15 inkar tazminatı ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1 - Yargıtay bozma kararında mahkemenin işin esasına girerek karar vermesi gereğine işaret edilmiş, mahkemece bozma kararına uyulmuş ancak gerekli inceleme yapılmadan hüküm tesis edilmiştir. Davacı, davalının kefili olarak ödediği miktar için icra takibi yaptığını ileri sürmüştür. Dosya da mevcut senet suretinde görüldüğü üzere davacı ve davalı senedin borçlusu olarak görünmektedirler. Mahkemece senedin ve icra takip dosyasının celbi, tarafların delillerinin incelenmesi ve iddiaya karşı davalının beyanının tesbitinden sonra davacının kefil mi yoksa müşterek müteselsil borçlu mu olduğu tesbit edilmek ve saptanacak sonuca göre hüküm verilmek gerekir.
2 - Dava dilekçesinde dava itirazın iptali olarak tavsif edilmiştir. Mahkemece ise tahsil kararı verilmiştir. Tahsil kararı verilmiş ve ayrıca inkar tazminatı hükmedilmiştir. İtirazın iptali davası İİK.nun 67. maddesine göre açılır ve dava sabit görüldüğünde itirazın iptaline ve şartları mevcut ise % 15 tazminata hükmedilir. Tahsil davası ise genel hükümlere göre açılan bir davadır ve o davada inkar tazminatı bahis konusu olmaz. Bu sebeple mahkemece talep dışına çıkılarak tahsil kararı verilmesi ve bu kararla bağdaşmayan % 15 tazminata hükmedilmesi doğru bulunmamıştır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına (BOZULMASINA) oybirliğiyle karar verildi.