 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1988/4712
K: 1988/4063
T: 17.06.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Pamukbank T.A.Ş. Umum Müdürlüğü ile Ömer arasında çıkan davadan dolayı, (Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi)nce verilen 8.6.1987 gün ve 454-538 sayılı hükmü onayan dairenin 7.3.1988 gün ve 6633-1383 sayılı ilamı aleyhinde davacı vekili tarafından karar düzeltmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, davalının dava dışı Talip isimli kişiye ait mevduat hesabından sahte ödeme talimatı ile (800.000) lira çektiğini ileri sürerek, bunun davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın reddine dair tesis edilen karar Dairemizce onanması üzerine, davacı vekili bu defa karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Taraflar arasındaki ana uyuşmazlık, dava dışı kimse tarafından davacı bankada açtırılan mevduat hesabındaki paranın sahte bir şekilde düzenlenen talimatla davalı tarafından çekilmesi halinde, bu parayı henüz hesap sahibine ikinci defa ödemek zorunda kalmadan parayı çeken kişiye karşı bu paranın geri alınmasını bankanın dava edip edemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Bu sorunun çözümlenebilmesi için öncelikle mevduat kavramı ve hukuki niteliği üzerinde durulmalıdır. 3182 sayılı Bankalar Kanununun 13/2. maddesinde mevduat, bankalarca yazılı veya sözlü olarak veya herhangi bir şekilde, halka duyurulmak suretiyle, faiz veya her ne ad altında olursa olsun bir ivaz karşılığında, istendiğinde veya belli bir vade de aynı veya misli olarak iade edilmek üzere para alınması mevduat kabulü sayılır, şeklinde tanımlanmış bulunmaktadır. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere mevduat ödünç (karz) ile usulsüz vedia akitlerin karışımı kendine özgü niteliği bulunan bir sözleşme türü olmaktadır. Bankalar kabul ettikleri mevduatları sadece saklamak yükümlülüğü altında bulunmamakta ayrıca, bu parayı ticari hayatta kredi olarak kullandırarak kendi gelirlerini sağlamak yetkisine de sahip bulunmaktadırlar. Bu nedenle, yani bankaların hesap sahibince bankaya yatırılan paranın bu mevduat hesabında kaldığı sürece bu parayı kullanma yetkisi bulunduğundan, bu paranın haklı bir nedene dayanılmadan üçüncü kişiler tarafından hesaptan çekilmesi halinde onlardan istirdatını talep etmekte hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerekir. İşte bu nedenlerle mahkemenin bu paranın asıl hesap sahibine ikinci defa ödemeden bankanın zararı doğmayacağı yolundaki gerekçesi doğru olmadığı gibi, Dairemizin bu görüşü benimseyen kabul şekli de isabetli olmamıştır.
Öte yandan, davalının bu parayı sahte bir şekilde oluşturulmuş talimatla bizzat çeken kişi olduğu da sabit bulunduğuna göre, bu kişinin parayı bankaya iade zorunluluğu altında bulunduğunun kabulü de zorunludur. Ceza mahkemesince suçun manevi unsurları bakımından bu kişinin suça iştirak etmediği kanısına varılarak hakkında verilen beraat kararı BK.nun 53. maddesi uyarınca hukuk hakimini bağlamayacağı da dikkate alınmadan davalı hakkındaki davanın reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden davacı banka vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı banka vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüyle kararın onanmasına dair Dairemizin 7.3.1988 gün ve 1987/6633 esas ve 1988/1383 sayılı kararın kaldırılarak hükmün davacı yararına (BOZULMASINA), ödediği karar düzeltme harcının isteği halinde karar düzeltme isteyene iadesine, 17.6.1988 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.