 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1988/4113
K: 1988/7656
T: 13.12.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı İstanbul Asliye 3. Ticaret Mahkemesince verilen 29.1.1988 tarih ve 789-24 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 13.12.1988 gününde davacı avukatı B.Ç. ile davalı avukatları A.K. ve O.E gelip temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması duruşmadan sonraya bırakılmıştı. Bu kerre dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü :
Davacılar vekili, müvekkilerinin ortağı bulunduğu davalı şirketin 11.4.1983 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında gündemin 6 maddesine göre şirket sermayesinin (10.000.000) TL.'dan (100.000.000) TL.'na çıkarılmasına ve bu doğrultuda ana sözleşmede değişiklik yapılmasına karar verildiğini, müvekillerinin muhalif kaldıklarını zira şirketin 13.000.000 TL. yedek akçesi ve (130.000.000) TL. alacaklı olduğundan sermaye arttırılmasına ihtiyacı olmadığını, buna rağmen azınlık haklarını ihlal etmek amacıyla arttırıldığını, davacıların arttırılan sermayeden kendilerine düşen miktarı alma imkanları bulunmadığını, diğer taraftan önceki sermayeninin de tamamen ödendiğinin belli olmadığını belirterek, 11.4.1983 günlü genel kurulda alınan sermaye arttırımına ilişkin kararın yasa ve iyiniyet kurallarına aykırılığı nedeniyle iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, imtiyazlı hisse sahipleri toplantısına E. A.Ş. vekili olarak katılan E.K.'nin o hisseyi temsilen dava hakkı olmayacağını, ayrıca toplantıya hamiline yazılı hisse senedi ile katılan diğer davacı S.Ö.'nün ortaklık sıfatını muhafaza ettiğini kanıtlaması gerektiğini, genel kurulda alınan kararların yasa ve afaki iyiniyet kurallarına aykırı olmadığını, gündemdeki bilançonun tasdiki ile ilgili maddelerin davacıların istekleriyle TTK.nun 377. maddesi gereğince ertelendiğini, esas mukavele tadilini de görüşülmiyeceği şeklinde itiraz ettiklerinden bu muhalefetleriyle bağlı olduklarını ve değiştiremeyeceklerini, sermayenin tamamen ödendiğini ve Bakanlıktan izin alınmış olduğunu, iş hacmi nedeniyle sermaye arttırımında zorunluk olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece ilk kararında toplanılan deliller, genel kurul zaptı, bilirkişi raporu ve ek rapor dayanak yapılıp, davalı şirketin sermayesinin (90.000.000) TL. arttırılmasına ihtiyacı bulunmadığından bahisle davanın kabulüne karar verilmiş, davalının temyizi üzerine Dairece 11.3.1986 gün 986/218-1318 S. kararla eksik inceleme nedeniyle bozulmuş, davalının reddedilen sair temyiz itirazlarına ilişkin karar düzeltme istemi Dairece 3.10.1986 gün 86/4440-4966 S. kararla reddedilmiş, mahkemece bozmaya uyularak alınan 26.5.1987 kaydiye tarihli bilirkişi raporuna dayanılarak, sermaye arttırımına büyük bir ihtiyaç bulunmadığı ve sermaye artırımı nedeni ile tasfiye işlemi esnasında sermaye arttırımına katılmayan ortakların aleyhine bir durum meydana getirdiği, kar dağıtımında da değişiklikler gösterildiği ve kar tevzii ve diğer kararlarda küçük hisse sahipleri aleyhine bir durum yaratabileceği binnetice sermaye arttırımının afaki iyiniyet kurallarına aykırı bulunduğu sonucuna varılıp dava kabul edilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
1 - Davalı vekili 19.1.1988 tarihli dilekçesiyle davacılardan S.Ö.'nün şirkete ait hisselerini devrettiğini binnetice dava ehliyeti kalmadığını öne sürdüğü halde bu husus üzerinde durulup gerekli araştırma ve inceleme yapılmadan onun hakkında da hüküm tesis edilmiş olması doğru görülmemiştir.
2 - Mahkemece davanın kabulüne gerekçe olarak sermaye arttırımına iştirak etmeyen paydaşların arttırılan sermayeye oranla paylarının düşeceği ve binnetice sene sonu itibariyle kar paylarının azalacağı ve alınacak kararlar da küçük hisse sahipleri aleyhine durumlar yaratılabileceği gösterilmiştir. Bu belirtilen hususlar sermaye arttırılan sermayeye oranla paylarının düşeceği ve binnetice sene sonu itibarıyle kar paylarının azalacağı ve alınacak kararlarda küçük hisse sahipleri aleyhine durumlar yaratılabileceği gösterilmiştir. Bu belirtilen hususlar sermaye arttırımının tabii sonuçları ise de, sermaye artırımına iştirak edebilecek paydaşların maddi imkanları bulunduğu taktirde sermaye arttırımına iştirak etmelerine bir engel bulunmamasına ve iştirak etmeleri halinde bir zararlarınının söz konusu olmamasına, sermaye arttırımının davacıları zarar uğratmak amacı güttüğünün de kanıtlanamamış bulunmasını ve sermaye arttırımına iştirak edememeleri nedeniyle böyle ortakların pay ve kar oranlarının düşmesinin tek başına objektif iyiniyet kurallarına aykırı olduğunun kabulüne imkan vermemesine binaen, davanın reddine karar vermek gerekirken, kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Mahkemece yukarıda açıklanan hususlar dikkate alınmadan yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi doğru bulunmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda 1 ve 2 nolu bentlerde açıklanan nedenlerle mümeyyiz davalı vekilinin temyiz itirazının kabulüyle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, taraf vekilleri geldiğinden 24.800 lira duruşma vekillik ücretinin davacılardan alınıp davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 13.12.1988 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.