 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1988/3990
K: 1989/830
T: 13.02.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 4.3.1988 tarih ve 16-180 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenilmekle, dava HUMK.nun 3494 sayılı Kanunla değişik 438/1. maddesi hükmü gereğince miktar veya değer sözkonusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan sonra dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, vekili, müvekkilinin parasal yükümlülüklerini yerine getirmediğinden bahisle ikinci kez kooperatif üyeliğinden ihraç edildiğini, birinçi ihraç kararı ile ilgili davanın halen derdest olduğunu, ikinci ihraç ile ilgili gerekçesiz kararın müvekkiline 15.10.1986 tarihinde tebliğ edildiğini ancak gerekçeli karara birinci ihraç ile ilgili davanın 5.10.1988 tarihli celsesinde muttali olduklarını belirterek 2.10.1986 tarihli ihraç kararının iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın üç aylık hak düşürücü sürede açılmadığını bu nedenle reddi gerektiğini ve de süresinde açılmaması nedeniyle ihraç kararının gerekçeli olup olmayacağının araştırılmayacağını, ihraç kararının usulüne uyğun olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia ve savunmaya ve toplanan diğer delillere göre ihraç kararının 15.10.1986'da davacıya tebliğ edilmesine rağmen davanın üç aylık hak düşürücü süre içinde açılmadığı ve ihraç kararının gerekçeli olup olmadığının süresinde açılan davalarda incelenebileceği sonucuna varılarak davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Kooperatifler Kanununun 16. maddesinde çıkarma kararlarının onaylı örneğinin çıkarılan ortağa tebliğ edileceği belirtilmiştir. Bu hükmün amacı, çıkarma kararının tüm gerekçesinin bilinmesi ve çıkarılan ortağın kendi hukuki durumunu tesbit edebilmesi ve daranışını ona göre saptamasıdır. Bu hüküm karşısında çıkarma kararının örneği yerine kararın tüm gerekçelerinin belirtildiği bir yazının tebliğinin kabulü mümkün olabilir. Ancak olayımızda yönetim kurulunca davacıya yazılan 3.10.1986 tarihli yazı açıklanan bu nedenlerle yeterli bulunmammaktadır. O halde, bu yazının tebliğ tarihi dava süresine başlangıç tarihi olarak alınamaz. Bu yazıdan sonra davacıya ihraç kararı konusunda başkaca bir tebligat yapıldığı da ileri sürülmemişltir. Bu durumda açılan davanın süresinde kabul edilerek işin esasına girilip inceleme yapılmak sonucuna göre bir karar verilmek gerekirken davanın süresinde açılmadığından bahisle reddine karar verilmesi doğru bulunmamış ve kararın davacı yararına bozulması gerekir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 13.2.1989 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.