Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1988/3707
K: 1989/612
T: 07.02.1989

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir 1. Sulh Hukuk Mahkemesi'nce verilen 5.10.1987 tarih ve 490,1436 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içnide verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
 
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin davalıya sattığı mal bedeli karşılığı olara davalıdan 26.12.1984 tanzim, 26.6.1985 vade tarihli 221.700,- TL.'lık bono aldığını, ödenmeyince yapılan icra takibinde davalının imza inkarında bulunduğunu, itirazın haksız olduğunu belirterek iptaline, takibin devamına, % 15 inkar tazminatına, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, imzanın kendisine ait olmadığını savunmuş, yetki itirazında bulunmuştur. Davalı vekili de, müvekkilinin davacıdan mal almadığını, borcu bulunmadığını belirtmiştir.
Mahkemece, icra dosyası ve bonoya, bilirkişi raporuna dayanılarak, bonodaki imzanın davalıya ait olmadığı, sonucuna varılıp davanın reddine, davacının temel ilişkiye dayanarak dava açmakta muhtariyetine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Davacının lehtarı, davalının keşidecisi gözüken söz konusu 221.700 TL.lık bonoda ki imzanın davalıya ait olmadığı 12.3.1987 tarihli bilirkişi raporuyla anlaşılmış ve binnetice, davacının bu bonoya dayanarak bir alacak talebinde bulunması mümkün bulunmamış ise de, davacı dava dilekçesinde davalı, evsafı faturalarda yazılı olan malları sattığını ve alacağın bu alışverişten doğmuş olduğunu, bildirdiğine göre temel ilişkiye de dayandığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, mahkemece yapılacak iş, davacıya temel ilişkiyi ispat olanağı tanımak ve her iki tarafın delilleri toplanıp değerlendirilmek suretiyle, hasıl olunacak sonuç dairesinde, bir karara varmaktan ibarettir.
Mahkemece yukarıda açıklanan hususlar dikkate alınmadan, yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
 
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle mümeyyiz davacı vekilinin temyiz itirazının kabulüyle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşinharcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 7.2.1989 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
 
  KARŞI OY
Dava bir itirazın iptali davasıdır. Davacı 26.12.1984 tanzim ve 26.6.1985 vade tarihli 221.700 TL.'lık bonoya dayanarak kambiyo senetlerine mahsus yolla takip yapmış, davalının imza inkarı üzerine takip durmuş ve bu durum üzerine davacı işbu itirazın iptali davasını açmıştır.
Yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu, bonodaki imzanın davalıya ait olmadığı anlaşılmış, davacı taraf, dava dilekçesinde, mal vermiş olduğundan ve belgeler ibraz etmiş bulunduğundan bahisle esas iddialarının mal bedeline ilişkin olduğunu ileri sürmüşse de, davalı vekili 1.5.1987 tarihli oturumda buna karşı çıkarak takibin bonoya dayalı olarak yapıldığını, işbu davada da sadece bononun incelenebileceğini ve bonunun durumuna göre karar verilebileceğini bildirmiş, mahkemece de, takip konusu ve davalı savunması gözönüne alınarak "davanın itirazın iptali davası olması, takibin bonoya dayalı yapılmış ve imzanın davalıya ait olmadığının anlaşılmış bulunması karşısında, bu dava bünyesi içinde mal bedelinin istenemiyeceği, ayrıca dava açmakta davacının muhtar olduğu" gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Çoğunluk ise, dava dilekçesinde mal satıldığı ve alacağın mal bedelinden doğduğu bildirildiğine göre, temel ilişkinin araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi lazımgeldiği, gerekçesiyle mahkeme kararını bozmuştur.
Dairemizin yerleşmiş içtihatlarına göre, itirazın iptali davası ile tahsil (eda) davası, nitelikleri, şartları ve sonuçları itibariyle değişik iki dava türüdür. İtirazın iptali davalarında sadece takibin dayanağı belge ve ona vaki itiraz incelenebilir. Takip dayanağı belge dışına çıkılarak başka belgelere dayanılarak itirazın iptali istenemez. Zira, itirazın iptaline karar verilmesi halinde, takip dayanağı senedin geçerli olduğu ve davacının bu senetle alacaklı olduğu, sonucuna varılmış olur ki, olayda, bono altındaki imzanın davalıya ait olmadığı bilirkişi raporu ile sabit olmuş ve davacı buna karşı çıkmamış olduğu cihetle, mahkemenin bu tesbiti ile sonuç birbirine ters düşer. Kaldıki, davacının elindeki diğer belgelere ve genel hükümlere dayanarak alacak (eda) davası açmasına da hiçbir engel yoktur.
SONUÇ : Yukarıda açıkladığımız neden ve gerekçelerle mahkeme kararının onanması gerektiği görüşüyle çoğunluğun bozma kararına karşıyım.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini