 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1988/3409
K: 1989/283
T: 26.01.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı, (Rize Sulh Hukuk Hakimliği)nce verilen 30.9.1987 tarih ve 414-1186 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin borçlusu Ahmet olan 20.77.1985 tanzim tarihli 300.000 TL'lik bonoyu tahsil için davalı banka şubesine verdiğini, bononun burada kaybolduğunu, bononun iptali hususunda karar alındığını ve borçlu aleyhine yapılan ilamsız takibin borca itiraz edilmesi nedeniyle sonuçsuz kaldığını belirterek bono bedeli olan 300.000 TL'nin vade tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı, dava tarihinde Rize Şubesi'nin kapatılması nedeniyle mahkemenin yetkili olmadığını, ayrıca bononun kaybolmasında bir kusurları bulunmadığını, bononun PTT'de kaybolduğunu ayrıca banka aleyhine bono bedelinin tahsili davası açılamayacağını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia ve savunmaya ve toplanan diğer delillere göre bononun tahsil için bankaya ibrazında kaybolduğundan bahisle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre aşağıdaki bendin dışında kalan davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2 - Dava, tahsil için bankaya verilen bononun kaybedilmesi sonucu davacı tarafından senetle takip edilemeyen alacağın buna sebebiyet veren bankadan tahsili isteminden ibarettir. Bu dava, hukuki yönden bir tazminat davasıdır. Tazminat davalarında, davacı zararının gerçekleşmiş olması gerekir. Davacı her ne kadar senedin zayiine dair aldığı karara dayanarak senet borçlusu aleyhine takip yapmış ve borçlunun itirazı üzerine takip akim kalmış ise de, davacının aralarındaki esas ilişkiye dayanarak senet borçlusuna müracaat etmesi ve gereğinde dava açması ve davaya rağmen alacağını tahsil edememesi halinde zararı gerçekleşeceğinden ancak o takdirde davalı bankadan zararını isteyebilir. Davacının bütün bu yolları denemeden dava açması sebebiyle davanın red edilmesi icab ederken kabulüne karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bu yönden bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte yazılı nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine; (2) nolu bentte yazılı nedenle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 26.1.1989 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.