 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1988/2875
K: 1988/7517
T: 08.12.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı ... Asliye Hukuk Hakimliği'nce verilen 22.12.1987 tarih ve 247-422 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili müvekkilinin toplam (750.000.-TL.) tutarındaki üç adet bonoyla davalıldan alacaklı olduğunu, ödenmeyip protesto edilen bonolara dayanılarak girişilen takibe karşı davalının imza inkarında bulunulduğunu itirazın kaldırılması için açılan dava takipsiz bırakıldığından İcra Tetkik Merciiince davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, bu arada vade tarihlerinden itibaren (500.000.-TL.) gecikme faizinin biriktiğini ileri sürerek (1.250.000.-TL.) nın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevabında takibi itiraza uğrayan alacaklının İİK.nun 67. maddesi uyarınca itirazın tebliğinden itibaren altı ay zarfında İcra Hakimliğine veya bir yıl içinde mahkemeye başvurarak itirazı bertaraf etmek durumunda olduğunu, davacının icra Hakimliği'ne açtığı davanın açılmamış sayıldığını, genel mahkemede itirazın iptali davası açabilmek için Yasa'nın öngördüğü bir yıllık sürenin ise geçtiğini, kaldı ki müvekkilinin davacıya borcu da bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece sübut bulmayan davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
1 - Davacı vekili dava dilekçesinin konu bölümünde itirazın iptali ile davalının inkar tazminatına mahkum edilmesini, talep neticesi bölümünde ise alacağın yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemekle, bir kısmı İİK.nun 67. maddesinde öngörülen itirazın iptali davasına diğerleri ise eda davasına konu olabilecek sonuçları farklı bulunan talepleri birlikte ileri sürmüştür. Ancak duruşmanın 27.10.1987 tarihli celsesinde davacı vekili davasını eda davası olarak tasrih etmiş, talebinin alacağın yasal faiz ve yargılama giderleriyle birlikte tahsilinden ibaret olduğunu açıklamıştır. Böyle bir açıklama, HUMK.nun 75/f-II maddesinde öngörülen hakimin müphem ve çelişkili iddiaları taraflara açıklatmak görevinin bir sonucu olup anılan Yasa'nın 185/b.2 maddesinde belirtilen iddianın değiştirilmesi yasağıyla ve 83. maddede düzenlenen davacının ıslahıyla bir ilgisi yoktur.
Öte yandan İİK.nun 67/f-son maddesi uyarınca itirazın iptali davası için aynı maddenin ilk fıkrasında öngörülen bir yıllık dava süresini geçiren alacaklının genel hükümler dairesinde tahsil davası açmak hakkı mevcuttur. Bu durumda işin esasına girilerek tarafların delilleri incelenmek ve hasıl olacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulmak gerekirken yazılı olduğu şekilde davanın süre aşımından reddine karar verilmesi Yasa'ya ve usule aykırı bulunmuştur.
2 - Dava süre aşımından reddedildiğine göre ayrıca davanın esası hakkında bir karar verilmemesi icap ederken yazılı olduğu şekilde davanın hem süre aşımı hem de subut bulmadığı gerekçeleriyle reddedilmesi de kabul şekline göre usule aykırı görülmüş, hükmün bu nedenle de bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davacı yararına (BOZULMASINA), ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 8.12.1988 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.