 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1988/2648
K: 1988/7220
T: 28.11.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı.. Asliye Hukuk Hakimliği'nce verilen 30.9.1987 tarih ve 457-1004 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin lehtarı, davalının keşidecisi, dava dışı K.H.'nın kefili olduğu 5.5.1983 vadeli 750.000 TL.'lık bono ile alacaklı olup, ödenmemesi nedeni ile yaptığı icra takibinde davalının imzasına itiraz ettiğini, imzanın, davalıya ait olduğunu belirterek, 750.000 TL. alacağın faiz ve inkar tazminatıyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, imzanın müvekkiline ait olmadığı yolunda Merci Hakimliğinin kararı bulunduğunu, öte yandan davacının alacağını kefilden de tahsil ettiğini belirterek, davanın reddini istemiştir. Bilahare bu bononun davacıya 75.000 TL. için boş olarak verildiğini, bu paranın da ödendiği halde davacının 750.000 TL. dan doldurduğunu savunmuştur.
Mahkemece toplanan delillere, icra dosyasına, bilirkişi raporuna ve tanık beyanlarına göre, davanın senede dayalı alacak davası olup imzanın da davalıya ait olduğu, ancak senedin başlangıçta 100.000 TL. için düzenlendiği, davalının sonradan 200.000 TL. daha aldığı daha sonra senedin değişikliğe uğradığı ve alacaklı adına 750.000 TL. olarak kefil vasıtasıyle ödendiği bu durumun kefil hakkında uygulanan hacizden vazgeçmesiyle de anlaşıldığı ve davalının borçlu olmadığı sonucuna varılıp dava reddedilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Davacı işbu davasında, söz konusu bonoya dayanarak alacağın tahsilini istemiştir. Davalı keşideci icra takibine karşı imza itirazında bulunmuş, bu davaya karşı verdiği cevapda önce davacının bonoyu kefilden tahsil ettiğini savunmuş, bilahare bononun 75.000 TL. dan doldurulmak üzere ve boş olarak davacıya verildiği halde anlaşma hilafına 750.000 TL. dan doldurulmuş olduğunu, 75.000 TL.'nın da ödenmiş bulunduğunu belirtmiştir.
Bilirkişi A.T. tarafından düzenlenen 14.4.1987 tarihli rapor içeriğine göre, imzanın davalı keşideciye ait olduğu kesinlik kazanmış bulunmaktadır.
Davacının alacağı bonodan doğduğuna göre HUMK. nun 290. maddesi hükmüne istinaden davalının ödeme defini ancak yazılı delille ispatı mümkündür. Öte yandan davalının TTK. 592. maddesine dayanarak bononun açık olarak verildiği ve anlaşma hilafına doldurulduğu yolundaki savunmasını da yazılı delillerle kanıtlaması gerekir. Bu heriki halde de savunmanın tanıkla ispatı olanağı ancak davacının açıkça muvafakat etmiş olması halinde mümkündür. Oysa davacının böyle bir muvafakatı bulunmamaktadır.
Mahkemece usul hükümlerine aykırı biçimde tanık dinlenmek suretiyle davanın reddi cihetine gidilmiş olması doğru görülmemiştir. Ancak davacı dava konusu 750.000 TL. lık bononunun 250.000 TL.nı K.H.'dan tahsil etmiş olduğunu temyiz dilekçesinde kabullenmiş olduğundan davacının 500.000 lira alacaklı olduğunun kabulüyle bu miktarın davalıdan tahsiline karar vermek gerekmektedir.
Mahkemece yukarıda açıklanan hususlar dikkate alınmadan yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle mümeyyiz davacı vekilinin temyiz itirazının kabulüyle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 28.11.1988 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.