 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1988/2597
K: 1998/7405
T: 05.12.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Zonguldak Asliye 1. Hukuk
Mahkemesinden verilen 8.12.1987 tarih ve 208-739 Sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkiline devredilen İstanbul Bankasınca dava dışı Özlü Tic. Kol. Şti.'ne kredi kullandırıldığını, davalının kredi sözleşmesinde kefil bulunduğu, hesabın kat edilerek davalı hakkında yapılan icra takibinin davalının itirazı üzerine durduğunu iddia ederek (3.179.085.56) liranın 31.12.1985 tarihi itibariyle % 60 temerrüt faizi % 3 gider vergisi, % 10 faiz farkı iadesiyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin 15.10.1989 tarihinde davacı banka şubesine başvurarak kefillikten vazgeçtiğini bildirdiğini, bu nedenle müvekkilinin o tarihe kadarki borçtan sorumlu olabilceğini, istemin fahiş olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia ve savunmaya, bilirkişi raporuna ve toplanan kanıtlara nazaran (3.179.085.56) lira alacağın 31.12.1985 tarihinden itibaren % 67.8 faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin taktirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Davalı kredi sözleşmesinde kefildir. Dairemizin yerleşmiş içtihatlarına göre kefil kredi sözleşmesindeki limitle ve kendi temerrüdünün sonuçlarından sorumludur. BK.nun 491. maddesi uyarınca kefile de ayrıca ihbar yazılarak temerrüde düşürülmesi gerekmektedir. Mahkemece bu konuda araştırma yapılmamıştır. Karara esas alınan bilirkişi raporunda hesabın kat tarihindeki ve takip tarihindeki borç miktarı, banka kayıtlarındaki uygulama ve miktarların doğru olup olmadığı, davalının kefil olduğu kredi sözleşmelerindeki limit belirlenmediğinden bilirkişi raporu hükme yeterli değildir. Bu durumda mahkemece, bankacılık işleminden anlayan bilirkişi veya bilirkişilerden yukarıda belirtilen hususlarda yeniden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmek gerekirken yetersiz bilirkişi raporu doğrultusunda yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
3- 3095 sayılı yasanın 2. maddesi hükmü uyarınca reeskont faizi istenebilir. Takip ve dava tarihindeki reeskont faiz oranları belirlenerek, dava tarihine kadar takip tarihindeki, dava tarihinden sonrası için dava tarihindeki reeskont faizinden davalının sorumlu tutulması gerekirken, banka iskonto faizinden sorumlu tutulması da doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazının kabulüyle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyis peşin harcının isteği halinde teyiz edene iadesine, 5.12.1988 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.