 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1988/2462
K: 1988/7062
T: 24.11.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Ankara Asliye 3. Ticaret Mahkemesince verilen 2.12.1987 tarih ve 193-600 sayılı hükmün temyizen tetkik davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili; müvekkili şirketin, ortak sayısı 100'ü geçmediği ve pay senetlerinin halka arzedilmediği halde davalı kurumun 8.10.1984 gün ve DEDA 10/429-3530 sayılı kararı ile 2499 sayılı kanun kapsamına alınarak kaydının yapıldığını ileri sürerek anılan kararın iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, davacı şirketin ortak sayısının 100'den fazla olması ve pay senetlerini halka arzetmesi nedeniyle kanun kapsamını alındığını, ortak sayısının sonradan azalmasının kapsam dışına çıkma nedeni olmadığı gibi muvazaa iddiasını kurulun araştırma görevi bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece toplanan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak davacı şirketin pay senetlerinin halka arzolunduğunu kanıtlayan bir tutum ve davranış içinde bulunmadığı, ortak sayısının gerçek halde 100'ü geçmediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davacı şirketin 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 11. maddesindeki koşullara haiz olduğundan bahisle kanun kapsamına alan davalı Sermaye Piyasası kurulu kararının iptali istemiyle açılmıştır. Davada öncelikle, mahkeme re'sen nazara alınması gereken görev hususu üzerinde durulmalıdır.
Sermaye Piyasası Kurulu; tasarrufların menkul kıymetlere yatırılarak halkın iktisadi kalkınmaya etkin ve yaygın bir şekilde katılmasını sağlamak amacıyla, sermaye piyasasının güven, açıklık ve kararlılık içinde çalışmasını, tasarruf sahiplerinin hak ve yararlarının korunmasını, düzenlemek ve denetlemek için çıkarılan 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunun 17. maddesi uyarınca, bu kanunla verilen görevleri yapmak üzere kurulmuş bir tüzel kişi olup görevleri, aynı kanunun 22. maddesinde belirlenmiştir. Yine Kanunun 29. maddesi uyarınca çıkarılan Sermaye Piyasası Kurulu Teşkilat, Görev ve Çalışma Esasları Yönetmeliğinin (24.6.1982 gün 17734 no'lu Resmi Gazete) 8. maddesinde, kurulun bir kamu tüzel kişisi olduğu belirtildikten sonra 9. maddesinde de, sermaye piyasası alanında genel hukuki nitelikli idari karar ve düzenlemeler çıkarmak kurulun, görev ve yetkileri içinde sayılmıştır.
Bu hale göre, açıklanan mevzuat uyarınca bir kamu tüzel kişisi olan Sermaye Piyasası Kurulunun, kanunen tanınan denetim yetkisi (S.P.K.md. 22/a) sonucu davacı şirketi kanun kapsamına alan düzenlemesi, kamu gücüne dayalı ve tek taraflı olarak yapılmış bir idari işlem niteliğindedir. Dolayısıyla, bu idari işlemin iptali için açılan davaya bakmak 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesi uyarınca idari yargının görevi içerisindedir.
Bu durumda, re'sen gözetilmesi gereken görev hususunda mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekirken kendisini görevli addedip işin esası hakkında karar oluşturması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 24.11.1988 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.