 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1988/2011
K: 1988/5997
T: 20.10.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı (Beyoğlu 1. Sulh Hukuk Hakimliği)nce verilen 18.11.1987 tarih ve 202-990 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, davalı bankanın Perşembe pazarı Şubesi'ne 15.12.1983 vadeli 250.000 TL. senedi tahsil için verdiğini, ancak senedin banka tarafından kaybedildiğini ileri sürerek, senet bedeli olan 250.000 TL.nın ve 75.000 TL. işlemiş faizinin-cem'an 325.000 TL. tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabıda, mahkemenin yetkisine itiraz ettikten sonra senedin müvekkili bankanın kusuru sonucu kaybolmadığını, durumun davacıya bildirmesi üzerine davacının, iptal davası açılması için bankaya talimat verdiğini ve bunun üzerine senedin iptal ettirildiğini, davanın haksız fiil nedeniyle uğranılan zararın tazmini davası olduğunu, BK.m.60/1'de öngörülen 1 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu bildirerek zamanaşımı defini ilerisürmüş, esasa ilişkin cevabında ise TTK.nun 564/1. maddesi gereğince davacının senetten doğan haklarını senet borçlusuna karşı ileri sürülebileceğini, bu talebinin bankaya karşı dermeyan edilemeyeceğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
Davanın açıldığı mahkemece verilen yetkisizlik kararı üzerine davayı esastan inceleyen mahkemece kaybolan senet bedeli olan 250.000 TL.nın vade tarihi olan 15.12.1983 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Bir kambiyo senedi düzenlenmesi veya cirosunda taraflar arasında bir temel ilişki mevcut olup, bu nedenle senet veya cironun taraflar arasında bir temel ilişki, diğeri kambiyo ilişkisi olmak üzere iki hukuki ilişki meydana gelmektedir. Alacaklı bu iki hukuki ilişkiden herhangi birine dayanarak takip ve dava yoluna gidebilir. Olayda davacı zayi belgesini almış olmakla birlikte bu zayi belgesine dayanarak keşideci hakkında takip yapmış ve takip keşideci borçlunun itirazı ile sonuçlanmıştır. Bunun üzerine davacı, senedi zayi eden bankaya karşı işbu tazminat davasını açmıştır. Oysa davacının bir zararının doğması için borçlusuna karşı tüm hukuki yolları denemiş ve alacağını alamamış olması gerekir. Bu durumda davacının evvelemirde kendisine senedi ciro eden kişiye karşı esas ilişkiye dayanarak takip ve dava yoluna başvurması, bu yollar sonucunda alacağını tahsil edemediği takdirde bankaya dönmesi gerekir. Bu yollar denenmeden henüz davacının bir zararının doğduğundan bahsedilemeyeceği cihetle bu görüş ve nedenlerle davanın reddi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulü bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda gösterilen nedenlerle hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 20.10.1988 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.