 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1988/1839
K: 1988/6117
T: 24.10.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Ankara 7. Sulh Hukuk Hakimliğince verilen 23.2.1987 tarih ve 1135-99 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacılar vekili davalı şirketin davacılara hitaben keşide ettiği bir poliçeye dayanarak kambiyo senetlerine mahsus yolla bir icra takibine giriştiğini, tebliğ edilen ödeme emrinde borçlu olarak davacıların adları yazılı olmadığından takibe itiraz edilmediğini, davalının şeklen kesinleşen takibe dayanarak haciz uygulattığını, oysa davacıların davalıya borçlu olmadıkları gibi poliçesi kabul etmiş bulunmadıklarını, haldı ki poliçede muhatap olarak gösterilen (Özel Y.T. Reno Servisi) ibaresinin bir tüzel kişiyi de ifade etmediğini ileri sürerek davacıların takip konusu (162.521) TL. meblağı borçlu olmadığının tespitine, takibin iptaline ve borcun ödenmesi halinde geri alınmasına, davalının tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevabında takip kesinleştikten sonra menfi tespit davası açılamayacağını, esasen haciz sırasında davacıların borcu ödediklerini, poliçenin protesto edilmesine davacıların itiraz etmediklerini, poliçe tutarını davalı şirketin sattığı emtia bedelinin oluşturduğunu, ticari defter ve belgelerin bu alacağı kanıtladığını savunmuştur.
Mahkeme ödeme emrinin bizzat davacılardan H.'ye tebliğ edildiği ve diğer davacının da H.'nin iş ortağı olduğu, davacıların takibe karşı süresinde itiraz etmedikleri, mübrez fatura ve makbuzların taraflar arasında öteden beri ticari ilişki bulunduğunu gösterdiği, poliçenin davacılara usulen ibraz ve protesto edildiği, davacıların kambiyo senedine karşı iddialarını kanıtlayamadıkları gerekçesiyle davayı reddetmiştir.
Hüküm davacılar vekilince temyiz edilmiştir.
TTK.nun 610. maddesi hükmüne göre muhatap ancak poliçeyi kabul ettiği takdirde poliçe bedelini ödeme taahhüdü altına girer, kabul ise TTK.nun 607/f.I maddesine göre muhatabın poliçe üzerine kabul beyanını yazıp imzalamasıyla veya poliçenin ön yüzünü sadece imzalamasıyla gerçekleşebilir. Olayda ise muhatap durumundaki davacıların poliçeyi kabul ettikleri iddia edilmemiş, aksine poliçenin kabul edilmediği noterce düzenlenen kabul etmeme protestosuyla sabit olmuştur. Kabul etmeme protestosu ile TTK.nun 625. maddesine göre hamile ancak muhatap dışında kalan ve poliçede imzası bulunan keşideci, ciranta ve aval veren sıfatını taşıyan şahıslara karşı müracaat hakkı sağlar. Bu durumda davalı hamilin poliçeye dayanarak poliçeyi kabul etmeyen davacılardan poliçe bedelini istemeğe hakkı yoktur. Öte yandan icra takibi poliçeye dayanılarak ve kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla yapıldığına, davacılar da bu menfi tespit davasında takip dayanağı poliçeden dolayı borçlu olmadıklarının tespitini istemiş olmalarına göre taraflar arasındaki emtia alışverişinden dolayı davalının alacaklı olup olmadığının bu davada araştırılmasına gerek bulunmamaktadır. Bu yoldaki savunmasını bir karşılık dava yoluyla mahkemeye getirmeyen davalı temel borç ilişkisine dayanarak davacılara karşı ayrı bir dava açmakta özgürdür. Şu hale göre menfi tespit davasının kabulüne karar verilmek icap ederken aksine düşüncelerle davanın reddi cihetine gidilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle haklı bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm davacılar yararına b o z u l m a s ı n a, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 24.10.1988 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.