 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1988/1772
K: 1988/6175
T: 27.10.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Beyoğlu 1.Sulh Hukuk Hakimliğince verilen 16.12.1987 tarih ve 541-1077 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili; şirketin başkan vekili, ortağı ve yöneticisi olan davalının 17.4.1986 tarihli genel kurulunda kasadan (200.000) lira para alarak makbuz koyduğunu oysa cari hesaptan alacaklı bulunmadığını, yapılan takibe de itiraz ettiğini ileri sürerek itirazının iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, şirketten kar payı ve üç aylık yöneticilik ücreti alacağı bulunduğunu, paranın başkan tarafından ödenip makbuz alındığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece toplanan delillere, alınan bilirkişi raporuna göre davalının şirketten kar payı ve yöneticilik ücretinden dolayı alacaklı bulunduğu görüşüyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
1 - Davacı, şirkette yönetim kurulu üyesi bulunan davalının, bu sıfatla yaptığı görev nedeniyle hak kazandığı bildirilen (76.100) lira hakkında açılan davanın reddinde bir isabetsizlik görülmediğinden, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalsa sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2 - Davalının ortak sıfatıyla, davacı Anonim Şirketten kar payı alabilmesi için kar payı alacağının muaccel hale gelmesi ve şirket genel kurulu tarafından ortaklara dağıtılmasına karar verilmesi gerekmektedir. Davacı şirketin ana sözleşmesinin 31. maddesinde de karın ne şekilde ve ne zaman ortaklara verileceğine genel kurulun yetkili olduğu belirtilmiş bulunmaktadır. Bu durumda, dağıtılmasına dair genel kurul kararı bulunmadığından, muaccel olmayan kar payının davalıya verilmesi söz konusu olamayacağından ve usulüne göre verilmediğinden istirdadı lazım geldiğinden TTK.nun 473. maddesi de nazara alınarak davanın (76.100) lira dışında kalan bölümünün kabulüne karar verilmesi gerekirdi.
Mahkemece bütün bu hususlar üzerinde durulmadan yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda 1 nolu bentte yazılı nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte yazılı nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 27.10.1988 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.