 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1988/1225
K: 1988/5816
T: 14.10.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı (İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi)nce verilen 15.4.1987 tarih ve 1127-272 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkili şirkete yangın ve dahili su hasarı rizikolarına karşı sigortalı davalıya ait çarşının bodrum kat 6104 nolu işyerinin su basması nedeniyle sigortalısına ödenen 5354.973 TL'nın davalıdan bina sahibi sıfatıyla tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, sigortalı malların ve kiracısının.... Basının ve Ciltleme Kırtasiye Sanayi ve Ticaret A.Ş. ait olduğunu, davacının sigortalısı ile aralarında kira münasebeti bulunmadığını iddia ederek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece iddia ve savunmaya, toplanan delillere, dosya üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesine göre davacının sigortalısının Orhan olduğu, hasar gören mallar ile davalının kiracısının bu şahıs olmayıp anonim şirket olduğu gerekçesi ile hasardan dolayı ödenen paranın davalıdan istenemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
TTK.nun 1269 maddesi, bir malı muayyen rizikolara karşı temin etmekte para ile ölçülebilecek menfaati olan kimselerin yahut bunların kanuni temsilcilerinin, bu menfaati sigorta ettirebileceklerini hüküm altına almıştır. Madde metninde menfaati olanların bir kısmı ismen zikredildikten sonra, (...diğer kimseler... hakikaten menfaati olanlar..) denilerek maddede yazılı menfaat sahipleri sınırlı bir şekilde değil, tefsiri mahiyette belirtilmişlerdir. Bu itibarla, sigorta ettirmekte menfaati olanların daha geniş bir şekilde yorumlanması gerekir. Aynı Kanunun 1270. maddesinde bir kimsenin diğer bir kimse nam ve hesabına sigorta akdedebilmesi düzenlenerek; 127 madde de ise, vekaletin sigorta yapılabilmesine imkan verilmiştir.
Öte yandan TTK.'nun 1264. maddesi delaleti ile uygulanması gereken BK.nun 32. maddesinde, bir mümessil tarafından diğer bir kimse namına yapılan akdin alacak ve borçlarının o kimseye intikal edeceği ve 2. fıkrasında ise; mümessilin akit yapılırken sıfatını bildirmemesi halinde akti yapan kimsenin bir temsil ilişkisinin mevcut olduğunu halden istidlal etmesi yahut bunlardan biri veya diğeri ile akit icrası kendisince farksız bulunur ise akdin hakları ve borçlarının temsil olunan kimseye geçeceği öngörülmüştür.
.....Basım Ciltleme Kırtasiye ve Sanayii ve Ticaret A.Ş.nin matbaa ve mücellithanesinin bulunduğu davalı kooperatife ait 6104/A ve 6104/B nolu dükkanların, davalı kooperatiften kiralanmalarında, sözleşme anılan şirket adına ve müteselsil kefil sıfatıyla sigortalı Orhan tarafından imzalanmıştır. Sigorta, poliçesinde de Orhan ismi altında sigortalı emtianın bulunduğu adres olarak anılan A.Ş.ye ait dükkanlar gösterilmiştir. Öte yandan; riskin gerçekleşmesi üzerine ....A.Ş. tarafından davacı sigorta şirketine yollanan ve 482.700 lira olarak belirlenen zararın talep edildiği yazıda da sigortalı Orhan imzası bulunmaktadır. Değinilen belgeler karşısında adıgeçen A.Ş.'nin kurucu ortağı olan sigortalı Orhan'ın davalı kiralayan kooperatif ve davacı sigorta şirketi ile tüm hukuki ilişkilerini şirket ünvan ve kaşesi altına tek başına imza atarak sürdürmesinin bir temsilcilik yetkisinden kaynaklanıp kaynaklanmadığının ve riskin gerçekleşmesi üzerine ödenen sigorta tazminatının şirket kasasına intikal ettirilip ettirilmediğinin araştırılması gerekir.
Değinilen nedenler karşısında mahkemece yapılacak iş;...Basım ve Ciltleme Kırtasiye ve sanayii ve Ticaret A.Ş.nin anasözleşmesinin getirtilip incelenmesi; Ticaret Sicil Memurluğundan Orhan'ın şirketi temsile yetkili olup olmadığının sorulması ve temsilci olduğunun tesbitinden sonra sigorta şirketinden tahsil ettiği tazminatı şirket kasasına intikal ettirip ettirmediğinin belirlenerek davaya devam edilmesi gerekir. TTK.nun 1269 ve 1270. maddeleri ile BK.nun 32. maddeleri gerekleri gözden uzak tutularak, biçimsel bir yaklaşımla; davacının sigortalısının kendisine ait olmayıp şirkete ait olan mallardaki hasar sebebiyle davalıya karşı her hangi bir talep hakkının mevcut olmadığı ve sebeple sigorta şirketinin de halefiyet yolu ile davalının reddedilmesi yerinde görülmediğinden, hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 14.10.1988 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.