Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1988/10003
K: 1989/326
T: 27.01.1989

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
DAVA : E. Elektrik San. A.Ş. ile Y.D. Ütü San. ve Tic. Lt. Şti. arasında çıkan davadan dolayı İstanbul Asliye 2. Ticaret Mahkemesince verilen 12.11.1987 gün ve 698-842 sayılı hükmü onayan Dairenin 10.6.1988 gün ve 8854-3861 sayılı ilamı aleyhinde davalı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
 
KARAR : Davacı vekili, müvekkili şirketin Esem ve Rowenta markaları altında ütü imal edip pazarladığını, bu arada davalı şirketin de müvekkilinin ürettiği ütü tipini iltibas yaratacak şekilde taklid etmek suretiyle ütü imal ederek piyasaya sürmekle haksız rekabette bulunduğunu ileri sürerek bunun önlenilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın kabulüne dair tesis edilen karar Dairemizce onanması üzerine davalı vekili bu defa karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere ve her ne kadar mahkemenin karar gerekçesindeki davacı ütülerine ait model ve dizaynların Türkiye'de patent olarak tescil ettirildiğine ilişkin kabulü dosya kapsamı içindeki belgelere göre yerinde değilse de dava konusu ütülerin model ve dizaynlarının menşe ülke olan Almanya'da resimli ve şekilli olarak tescil edilmiş bulunmasna ve bu şekilde tescil edilmiş dizayn ve modellerin aynı şekilde tescil imkanı tanımayan Türkiye'de T. Ticaret Kanununda düzenlenmiş bulunan haksız rekabet hükümleri uyarınca korunması doğal bulunmasına ve davalı tarafça imal edilen ütülerin davacı tarafça imal edilen ütülerle iltibas yaratacak şekilde benzerlik bulunduğu açıkça müşahade edilmiş bulunmasına göre davalı vekilinin karar düzeltme isteğinin reddi gerekir.
 
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı davalı vekilinin karar düzeltme isteğinin HUMK.nun 442. maddesi gereğince reddine aşağıda yazılı bakiye 1500 lira karar düzeltme harcı ve 3506 sayılı Yasa ile değiştirilen HUMK.nun 442/3. madde hükmü uyarınca takdirine 15.000 lira para cezasının karar düzeltilmesini isteyenden alınarak hazineye gelir kaydedilmesine, 27.1.1989 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
 
   KARŞI OY YAZISI
Davacı, hem kalite ve marka, hem de dizayn yönünden müşterilerinin aldatıldığını ileri sürerek haksız rekabetin men'ini istemiştir. Bilirkişi kurulları raporlarında, markaların birbirinden tamamen farklı bulunduğunu, markalar arasında bir iltibasın söz konusu olmadığını açıklamışlardır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacı ve davalının imal edip satışa sundukları ütüler bakımından, sınai modeller arasında benzerlik ve kopyecilik olup olmadığı, diğer bir anlatımla dizayn kopyeciliği bulunup bulunmadığı ve bunun haksız rekabet teşkil edip etmediği konusunda toplanmaktadır.
Davalının karar düzeltme isteği üzerine verilen çoğunluk kararında, davacı ütülerinin model ve dizaynların Türkiye'de patent olarak tescil ettirildiğine ve bu nedenle korunmaya değer bulunduğuna dair mahkeme kararı gerekçesi yerinde bulmamış, nacak davalı tarafça imal edilen ütülerin, davacı ütüleriyle iltibas yapacak şekilde benzerlik bulunduğu gerekçesiyle hüküm onanmıştır.
1- Türkiye'de sınai resim ve modellerin korunması hakkında henüz yasal bir düzenleme yoktur. Bu yüzden davacının, 6894 sayılı Kanunla tasdik edilen "Sınai Mülkiyetin Himayesine Mahsus 20 Mart 1983 Paris İttihadı Mukavelenamesi'nden yararlanması mümkün değilse de, bu sınai resim ve modellerin Türkiye'de korunmayacağı anlamına gelmez.
Sınai ve bedii modellerin korunması da fikir hukukunun bir dalını oluşturur. Sınai modeller üzerindeki haklar da teknik haklardır. Modeller bedii nitelik taşıyorsa Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa göre himaye edilirler. Bedii modeller sanayide seri halinde yapıma elverişli yüzey ve cisimler olup, insanın renk ve şekil duygusuna hitap ederler, yani sırf kullanma ile amaçları yerine gelmeyip, estetik bir ihtiyacı da tatmin ederler. Bu bakımdan sınai haklarla, fikir ve sanat eserleri arasında yer alırlar. (Dr.Nuşin Ayiter, Hukukta Fikir ve San'at Ürünleri, sh. 11).
Fikir ve san'at eserleri, ihtira beratları ve markalara ilişkin kanunlar, kısmen genel haksız fiil (rekabet) hükümlerinin uygulanması niteliğinde olan, kısmen de bu prensiplerden ayrılan özel düzenlemeler içermektedir. Özel düzenleme olmadan "sinai resim ve modeller" ancak Türk Ticaret Kanunun haksız rekabete ilişkin genel hükümleri çevresinde korunurlar (md. 56 vd.)
Dava konusu olayda, sınai dizaynın (industrial designs) kopye edilmesi suretiyle haksız rekabet sözkonusu edilmektedir. Burada "dizayn" deyiminin ne anlama geldiği sorusu hatıra gelmektedir. Paröis Sözleşmesine dahil memleketlerden İsviç'te (İsveç Dizayn Koruma Yasası 1. maddesinde) "bu yasadaki dizayn deyimi, bir malın görünümünü temsil eden ilk örneği (prototipi) veya tezyinatın ilk örneğini ifade eder" şeklinde açıklandıktan sonra, "... bir dizaynın yaratıcısı veya onun devrettiği kimsenin, bu yasa uyarınca dizayn kullanma hakkına tescil ile sahip olacağı..." kabul edilmiştir. (Ulf Bertnitz - Swedish Intellectual Property And Market Legislation, 1984, The Desing Protection Act, sh. 85).
İsviçre Federal Mahkemesi ise "sınai resim ve model bir şekildir ki, dikkatleri üzerine çeker ve estetik duyguya hitap eder. Bunun, yaratıcı faaliyetin sonucu olması zorunlu değildir. Estetik bir etki yaratan ve belli bir orjinalitesi bulunan, kendine özgü bir niteliği bulunan, asgari bir yaratış fikri gözlemlenen şekiller (resim ve model) olarak kabul edilirler. Bu model ve resmin sanayide imalat için tip vazifesi de görmesi gerekir." şeklinde bir tanımı benimsenmiştir. (Doç.Dr.H.Yasaman, Sınai Resim ve Modeller, Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi, Haziran 1984, sh. 94).
Bu tanımlarda da belirtildiği gibi, bir sınai resim ve modelin hukuken korunabilmesi için iki esaslı unsurun bulunması gerekir. Bu unsurlar yenilik ve orjinalitedir. Nitekim sözü edilen İsveç Dizayn Yasası ikinci maddesinde "bir dizayn ancak başvuru (dosyalama, düzenleme tarihi önceki (bilinen) şeyden önemli biçimde farklı olursa tescil edilecektir. Bilinen kavramının -yeniden üretim, sergileme, satış veya başka biçimde halka- sunulan herhangi şeyi kapsadığı kabul edilecektir... hükmü ile yenilik ve orjinalitesi olmayan bir dizaynın tescil edilmeyeceğini kabul etmiştir.
Sınai resim ve modelin daha önce mevcut bulunan şekil ve resimlerden farklı olması ve yenilik unsuru taşıması gerekir, Sınai resim ve modellere ilişkin İsviçre Federal Kanununun 12. maddesine göre, "... bir resmin veya modelin, uzun zamandan beri ne halk ve ne sanayi ve ne de ilgili ticari çevre tarafından bilinmemesi halide, bu kanun anlamında yenidir" "bir modelin daha önce mevcut bir modelden basit bir farklılığı bulunması halinde orjinaliteden bahsedilemez. Bunun için yaratıcı faaliyetin yaratılan mamülde açıkça görülmesi gerekir. İsviçre Hukukunda, orjinali resim ve modeli yapanın kendine has basit faaliyetinden fazla bir katkıyı şart kılar. Model en azından iptidai bile olsa yaratıcı bir faaliyeti izlemek zorundadır "Modelin" kendine özgü bir karakteri bulunmalı ve akla derhal gelmemelidir (Batider, adı geçen yazı sh. 97).
Bu açıklamalar ışığında dava konusu yapılan olaya baktığımızda:
a- Ayrı üç bilirkişi kurulundan alınan raporlarda, taraflara ait ütülerde iltibas olup olmadığına değinilmiş, aynen kopyeden bahsedilmemekle beraber, bu ütülere ait teknik çizimler üzerinde durulmamış, çizimlerin önemli bir kısmının kopye edilip edilmediği hususu tartışılmıştır. Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun uygulanması yönünden sınai projede ve çizimlerde aynen knopye olup olmadığı veya önemli bir kısmının kopye edilip edilmediği, iki mamül arasında yeterli derecede benzerlik ve illiyet rabıtası bulunup bulunmadığı araştırılmamıştır. Her ne kadar dava dilekçesinde açıkça Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa dayanılmamışsa da, olayların tavsifi taraflara uygulanacak normu bulmak hakime aittir.
b- Davacının lisan anlaşması yaptığı R. firmasının 1.2.1973 tarihinde Edebi Mülkiyet Hakları Dünya Kurulu'na (OMPİ) tevdi ettiği emanetin (ütünün) Türkiye'de tevdi ve tescili suretiyle korumaya alınması mümkün olmadığına göre, dava tarihinde dava konusu edilen sınai dizayn korunmaya değer nitelikte midir? Diğer bir anlatımla sözü edilen buharlı ütü dizaynı "yenilik ve orjinalite" unsurları nazara alındığında korunması gerekir mi?
Dizayn hakkının ihlalini, maddi şekilde (doğrudan doğruya) kopye ve bir de modelin belirgin kısımlarının kullanılması, kopye edilmesi şeklinde iki ana bölümde incelemek mümkündür.
Bilirkişi raporlarında maddi anlamda bir kopyeden söz edilmemiştir.
Davalı vekili, 19.11.1985 tarihli layihasında, benzerliklerin, dayanıklı tüketim mallarında görülen, sanayi tasarımın gerektirdiği zaruretleri aşmadığını ileri sürerek, bunu kanıtlamak için delil listesinde belirttiği "H" ve "F" marka ütüleri mahkemeye tevdi etmiştir. Gerçekten 30.9.1985 tarihli (Elek. Müh. M.F., Doç.Dr. A.T., Av. F.A.'dan oluşan) bilirkişi kurulu raporunda "... davacının imal ettiği ütülerle, davalının mamülleri ilk bakışta büyük benzerlikler gösterdiği...", 5.5.1986 tarihli (Prof.Dr. S.A., Doç.Dr. Ö.T., Doç.Dr. H.Y.'dan oluşan) ikinci bilirkişi raporunda "... her iki ütünün bıraktıkları genel izlenim aynıdır ve modeller arasında iltibas mevcuttur. R. markası dünyada tanınmış bir markadır ve imalatın da kullandığı ütü modeli orjinaldir. Söz konusu modeli, klasik ütü modellerine benzemekte ve diğer ütülerden model olarak önemli farklılık ve orjinalite taşıdığı, R. ütüsünün orjinal bir dizaynı olduğu..." belirtildiği halde, daha sonra alınan 15.12.1986 ve 21.8.1987 tarihli (Prof.Dr.Ü.T., Prof.Dr.H.Ü., Prof.S.S.'dan oluşan) bilirkişi kurulu raporunda ise "Endüstri ürünlerinin tasarımlanmalarında işlev (fonksiyon) biçimi doğrudan etkiler. Özgün bir biçim yaratmada işlevin doğru tarifi ön koşuldur. Bu nedenle, kullanım amacı, malzeme, ergonomik uygunluk gibi sorunluklar oranları ve biçimi belirler. Tasarımcı da, bu sınırlar içinde kendine özgü ve özgün biçim önermesine yönelir. Bu durumda örneğin, bir ütünün sapının yerini değiştiremez, oranını zorlayamaz, genel formu da dörtgen tabana oturtamaz. İşte bu gibi nedenler bütün marka ütüleri hemen hemen aynı oranlara ve ilk anda, benzer oldukları veya olabileceklerini düşündüren formlara götürür. Çoraplar, kravatlar, kalemler, gözlükler, bisikletler ya da buzdolapları gibi sisteme dayalı, doğal kabullenilir normlarıyla hızlı değişen moda, model veya üretim teknolojilerinden kaynaklanan, ancak görsel nitelikleri olabildiğince çeşitlendirilebilen tasarım ürünleri gibi.... O halde ilk ve kesinlikle zorunlu benzerliklere rağmen uyandırılmak istenen ayrı imajların rolünü ve önemini karıştırmamak veya gözardı etmemek gerekir. Bu koşullarda benzerlik ya da benzemezlik daha çok algılamada ilk etki, uyanan imaj gibi görsel uyarı şartları içindeki bir olgu olarak değer almaktadır... Çeşitli marka buzdolaplarında olduğu gibi, konumuzun teşkil eden (R.) ve (L.) marka el ütülerinin birbiriyle karşılaştırılmalarında genel görünümleri, aynı işleve yönelik nedenlere uygun, yaklaşık oran beraberliği, silüet benzerliği taşınmaktadırlar. Gövdelerinin hacimli olması, buharlı kullanım için üretilmelerinin bir gereğidir. Görsel itibarla strüktürel benzerliklerinin ise çok farklar taşıyan bloklar, bölgeler, simgeler ve biçimlendirmelerle ayrı uyarılar yaptıkları görülmektedir..." şeklinde aksi görüş açıklanarak, markaları ve amblemleri dışında dahi iltibasa neden olacak hususa rastlanmadığı bildirilmiştir. Görüldüğü gibi, sonuncu bilirkişi raporları ayrık tutulursa, diğer bilirkişi kurulu raporlarında, davacıya ait buharlı ütü modelinin, dava tarihinde Türkiye'de korunmaya değer yeni ve orjinal bir dizayn bulunduğunu tatminkar bir gerekçe göstererek açıklamamışlar. Türkiye ve Türkiye dışında mevcut ütü piyasası bakımından davacının mamülünün yeni ve orjinal olduğu tartışılmamış, sırf modeller arasında iltibas söz konusu ise haksız rekabet hükümlerinin uygulanması gerektiğai sonucuna varmışlar, özellikle her üç bilirkişi raporunda davalının mahkemeye sunduğu H. ve P. marka ütülerin dizaynı ile mukayesesi yapılıp görüş bildirilmemiştir.
Günümüz dünyasında artık buluşlar ve eserler bireysellik dünyasından kurtulup toplu eser olma sürecindedir. Meydana gelen yeni bir eser, model, insanlığın tarihi tekamülünü bir sonucu olan eski eserlerden, teknolojiden, bilgiden faydalanmak durumundadır. Bu faydalanma sınırını -ki bizde bu konuda özel hükümler taşıyan bir kanun olmadığına göre- bu şekilde değişik bilirkişi raporlarına dayanarak önemli ölçüde daraltır veya genişletirsek insanlığın yeni eser, sınai resim ve model üretimine zarar verilmiş olur. Günümüzde yenilik az çok eski eserler, teknoloji ve sınai modeller üzerine inşa edilmekte olduğu gerçeğinden hareket edilirse, sanayide geri kalmış memleketlerin bu sahadaki girişimleri dar kalıplara sıkıştırılmış ve ilerlemeleri önlenmiş olur. Nitekim Sınai Mülkiyetin Korunmasına Dair Paris Sözleşmesinin Revizyonu Diplomatik Konferansının 27 Şubat - 24 Mart 1984 tarihleri arasında Cenevre'de yapılan 4. Dönem Toplantısı Hakkında Rapor'da gelişmekte olan ülkeler tarafından patent hakları bakımından aynı endişeler izhar edilmiştir. (TOBB aynı ismi taşıyan dokümantasyon, sh. 13). Gene İsveç Dizayn Koruma Yasası 4/e maddesinde "Bir dizayn, eğer İsveç'te başka bir şahıs için tescil edilmiş bulunan dizayndan esaslı suretle farklı değilse tescil edilemeyeceğini öngörmektedir.
O halde dava konusu buharlı ütü modellerinin neden ütü piyasasında yenilik ve orjinallik vasfı bulunduğu yeterli gerekçe gösterilerek irdelenmemiş, piyasada mevcut buharlı ütülerle ve özellikle davalı tarafından tevdi edilen H. ve P. firmalarına ait ütülerin dizaynı ile mukayesesi yapılmamış, sözü edilen noksanlıklar ikmal ettirilip raporlar arasındaki çelişki giderilmemiştir.
2- Bilirkişilerin dava konusunu haksız rekabet kurallarına ilişkin genel hükümler çerçevesinde incelemeleri sonucu bildirdikleri görüşe dayanarak, mahkemece şekil benzerliği görünüşünden hareketle, olayda mamüller arasında iltibas (karşılık) yaratıldığından dolayı ikinci bir gerekçe yapılarak, haksız rekabetin tesbitine ve men'ine karar verilmiştir.
Bu hususta bilirkişiler arasında da görüş birliği yoktur. 30.9.1985 ve 5.5.1986 tarihli bilirkişi raporlarında, "her ne kadar ütü, normal günlük bir tüketim maddesi olmamasına ve fiyatının yüksek ve her an alınması mutat olmayan bir nesne bulunmasına ve bunu alan kişilerin daha dikkatli davranacakları düşünülebilirse de, R. ütüsünün yenilik taşıması ve orjinal olması, davalı ütülerinde bazı detaylarda fark olmasına rağmen, genel olarak bıraktığı intiba nazara alındığında her iki model arasında iltibas olduğu..." ".. her iki tarafın ütüleri de, genellikle birbirine benzemekte ve alıcıyı cezbedecek tiptedir. Orta halli, normal zekalı bir alıcı, her iki tarafın ütülerini gördüğünde her iki tarafın ütülerini aynı değerde kabul edeceği...." görüşünden hareketle iltibasın mevcut olduğu sonucuna varmıştır.
15.12.1986 ve 21.8.1987 tarihli bilirkişi raporlarında ise tarafların mamülleri, amblemleri dışında da, gerek ürünlerin genel özellikleri ve gerekse ambalajlar arasında bir iltibasa neden olacak hususa rastlanmadığı, bir ürünün diğerini çağrıştıracak imaj uyandırmadıkları gibi, büyük çoğunluğu kullanımda değişik işlevleri harekete geçirici mekanizmaların biçim farklılıklarına bağlı bir düzineyi aşkın ve farklı uyarılar yaratan görüntülere sahip ayrıcalıklar tesbit edildiğini, dolayısıyla haksız rekabetin doğmadığı..." "... vasat bir alıcının dahi iki ütüyü birbirinden ayıracağı ve karıştırmasının mümkün olmadığı.." görüşü bildirilmiştir.
Mahkeme kararında, bilirkişi kurullaarının açıklanan bu ayrı görüşleri tartışılmamış, birinin diğerine tercih edilmesinin sebephleri açıklanmamıştır. Davacıya ait ütülerin dizaynının yeni ve orjinal olduğu hususu yukarıda açıklanıdğı gibi tartışılması ve incelenmesi gereken bir konudur. Bu nedenle bazı şekil benzerlikleri bulunduğundan hareketle iltibasın mevcut olduğu sonucu çıkarılamaz.
İki ayrı marka ile üretilen, ancak şekil (görünüş) benzerliği bulunan ütülerin iltibasa ve haksız rekabete meydan verip vermeyeceğinin saptanmasında, -değişik bilirkişi müşahedeleri de göz önünde tutularak- genel görünüm (dizayn) benzerliği nedinyel birisinin yerine diğerini alıp almayacakları (aldanıp aldanmayacakları), yoksa alıcıların benzerliğe rağmen, marka, teknik kalite, renk, güzellik, her iki mamülün satış fiyatları gibi hususları araştırarak mı seçecekleri ve netice olarak olayda ekonomik rekabetin mi, yoksa iyiniyet kurallarına aykırı "haksız bir rekabetin mi" mevcut olduğunun tesbiti gerekir. Dairemiz yerleşmiş içtihatlarına göre iltibasın objektif olarak mevcudiyeti gerekli olup, iltibasın varlığından bahsedebilmek için normal ve orta seviyede bir alıcının, taklit edilmiş marka veya şekil benzerliğai nedeniyle yanılma ve aldanmaya düşüp düşmeyeceği başlıca ölçü olarak kabul edilmektedir. (Y. 11. HD. 22.2.1985 T. ve 616/987 sayılı karar). Ütü, günlük bir tüketim mamülü olmadığından, diğer dayanıklı tüketim eşyasında olduğu gibi, alıcılar eşyayı imal eden firmanın adı veya markasını, eşyanın kalitesi, fiyatı, nihayet genel görünümü, renk, şekil vs. gibi vasıflarını inceledikten, bir ön etüt yaptıktan sonra tercihini kullanır. Bu bakımdan normal ve orta seviyede, hatta daha alt düzeyde bir insanın, genel görünüm benzerliği dışında, eşyanın yukarda sayılan vasıflarını kolaylıkla ve öncelikle ayırdedebileceği ve herhangi bir yanılgıya düşmeyeceği bir gerçektir.
Sonuç olarak, (1) ve (2) numaralı bentlerde açıklanan hususlardan dolayı inceleme noksanlığı bakımından bozulması gerektiği ve olayda açıkca bir iltibasın sözkonusu olmadığı; sorunun, iltibas olup olmadığı yolunda birbirine çelişik bilirkişi mütalaalarına istinaden çözümlenemeyeceği kanısıyla çoğunluk görüşüne karşıyım.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06
  • Kısmi Kabul ve Kısmi Red Kararından Sonra 3/4 oranından indirimli icra vekalet ücreti 
  • 26.04.2025 09:11


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini