 |
T.C.
YARGITAY
11. Ceza Dairesi
E: 2002/5905
K: 2002/6561
T: 3.7.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- DOLANDIRICILIK
- HIRSIZLIK
- TEKERRÜR
İÇTİHAT ÖZETİ: Sanığın, müştekilerin hem güvenini kazanıp hem de araştırma ve denetleme imkanlarını ortadan kaldıracak hileli davranışlarda bulunarak, ellerindeki parayı hataya düşürerek alıp haksız yarar sağladığı anlaşılmakla suçun TCK.nun 503/1 maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekirken, teslimde nza almadığından bahisle TCK.nun 491. maddesinin ilk fıkrasına göre büküm kurulması yasaya aykırıdır.
Tekerrüre esas ahnan mahkumiyet kararlarındaki ağır para cezalarının infaz edildiği belirlenmeden TCK.nun 81/2. maddesi ile artırım yapılması doğru değildir.
(765 s. TCK. m. 81/2,491,503/1)
Dolandırıcılık suçundan sanık Cemal'in yapılan yargılanması sonunda: Suç vasfındaki vaki değişiklik nedeniyle TCK.nun 491/ilk (3 kez), 81/2, 522, 59/2 ve 71. maddeleri gereğince 1 yıl 13 ay hapis cezasıyla mahkumiyetine dair (Kırıkkale 2. Asliye Ceza Mahkemesi)nden verilen 21.3.2002 gün ve 2001/623 Esas, 2002/194 Karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtayca incelenmesi C.Savcısı tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C.Başsavcılığının bozma isteyen 8.5.2002 tarihli tebliğnamesi ile daireye gönderilmekle incelenerek gereği görüşüldü:
Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin tahkikat neticelerine uygun olarak tecelli eden kanaat ve takdirine, tetkik olunan dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; ancak:
1- TCK.nun 503/1. maddesinde düzenlenen dolandırıcılık suçu, sanığın mağduru kandırabilecek nitelikte hile ve desiseler yaparak hataya düşürmesi, onu kendi mal varlığı aleyhine bir işlemde bulunmaya yöneltmesi ve bu işlem sonucunda sanığın kendine veya başkalarına haksız bir çıkar sağlaması ile oluşur. Hırsızlıkta ise mal malikin fiili egemenliği altında olup hareket öğesi alma gibi tam ve yalın bir davranıştan ibarettir Somut olaya bakıldığında; sanığın, müştekilere yakınlarının isimlerini vererek borcu olduğunu, ödeme yaparsa onlara götürüp götürmeyeceklerini, bozuk paraları olup olmadığını sorup müştekilerin hem güvenini kazanıp hem de araştırma ve denetleme imkanlarını ortadan kaldıracak hileli davranışlarda bulunduğu, bu suretle ellerindeki parayı hataya düşürerek alıp haksız yarar sağladığı anlaşılmakla, suçun TCK.nun 503/1. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden teslimde rıza almadığından bahisle TCK.nun 491. maddesinin ilk fıkrasıyla hüküm kurulması,
2- Sanığın tekerrüre esas alınan mahkumiyet kararlarındaki ağır para cezalarının infaz edildiği belirlenmeden TCK.nun 81/2. maddesiyle cezadan artırma yapılması,
3- Kabule göre de; TCK.nun 81/2. maddesinin diğer müştekiler Sabri ve Tahir'e karşı işlenen suçlardan uygulanmayarak sanığa eksik ceza tayini,
Kanuna aykırı ve C.Savcısmın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı istem gibi CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 3.7.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.