 |
T.C.
YARGITAY
11. Ceza Dairesi
E: 2002/4826
K: 2002/5162
T: 3.6.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
213/m.359
765/m.59
1412/m.206
213 Sayılı Vergi Usul Kanununa muhalefet suçundan sanıklar Erol B. ve Mustafa B'un yapılan yargılanmaları sonunda: 213 S.K. nun 359/a-2 ve TCK. nun 59/son maddeleri gereğince 8.910.000.000'er lira ağır para cezası ile mahkümiyetlerine dair Gürün Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 8.12.2000 gün ve 2000/45 Esas, 2000/118 Karar Sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay'ca incelenmesi sanıklar tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C.Başsavcılığının bozma isteyen 17.4.2002 tarihli tebliğnamesi ile daireye gönderilmekle incelenerek gereği görüşüldü:
KARAR : Ceza Genel Kurulunun 9.2.1976 gün, 12/45, 10.11.1986 gün, 502/54 ve 24.6.1997 gün, 188/181 sayılı kararlarında açıklandığı üzere CMUK. nun 206 ve devamı maddelerine göre; mahkemenin şikayetçiye duruşma günü tebliğ edeceğine ilişkin bir hüküm bulunmadığı, 213 Sayılı Yasada da özel bir düzenleme yapılmadığı, şikayetçi idarenin suç ihbarında bulunduktan sonra sonucunu araştırıp davaya katılma olanağının bulunması nedeniyle tebliğnamedeki bir nolu bozma düşüncesine iştirak olunmamıştır.
Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin tahkikat neticelerine uygun olarak tecelli eden kanaat ve takdirine, tetkik olunan dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; ancak:
1- Süreklilik gösteren dairemiz kararları ile Ceza Genel Kurulu'nun 17.12.1990 gün ve 312-340 Sayılı Kararında açıklandığı üzere, tüzel kişinin birden fazla temsilcisinin bulunması halinde cezai sorumluluğun cezanın şahsiliği ilkesine bağlı olarak temsil yetkisinin bölüşümündeki ağırlık ve sınırlar dikkate alınarak suçun ayrıntısını bilen ve oluşmasında rolü olan kanuni temsilciye ait olacağından sanık Mustafa B'un şirketteki tüm yetkisini oğlu olan diğer sanık Erol B'a bıraktığını kendisinin zaman zaman fatura düzenlediğini savunması karşısında, suçun oluşmasında rolü olan temsilci belirlenerek hukuki durumun takdir ve tayini gerekirken eksik soruşturmayla yazılı şekilde hüküm kurulması,
2- Kabule göre de:
a ) Anayasa Mahkemesinin 7.6.1999 gün ve 1999/10-22 sayılı kararı ile iptal edildiği gözetilmeden, sanıklara tayin olunan hürriyeti bağlayıcı cezanın suç tarihi yerine hüküm tarihinde yürürlükte bulunan asgari ücret esas alınarak para cezasına çevrilmesi,
b ) Hükümde tayin olunan para cezasının nev'inin belirtilmemesi,
SONUÇ : Kanuna aykırı ve sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı istem gibi CMUK. nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 3.6.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.