 |
T.C.
YARGITAY
11. Ceza Dairesi
E. 1996/2734
K. 1997/239
T. 25.2.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
2863 SAYILI KANUNA AYKIRI DAVRANIŞ
KARAR ÖZETİ : Sit alanı içinde bulunmayan, tespit ve tescile tabi tutulmamış olan 19. yüzyıl sonundan daha sonraki tarihlerde yapılmış camiler, korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı sayılmaz.
Bakımsız kalan, rüzgar, yağmur gibi doğal dış etkilere dayanamıyarak kendiliğinden yıkılan caminin enkazını kaldırma eylemi, 2863 sayılı Yasanın 651a maddesinde yazılı suçu oluşturmaz.
(2863 s. KTVK. m. 6, 65/a)
2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununa muhalefetten sanıklar Osman ve arkadaşlarının yapılan yargılamaları sonunda; sanıkların 2863 sayılı Kanunun 65/a, TCK.nun 59. maddeleri gereğince 1'er yıl 8'er ay müddetle ağır hapis ve 1.875.000'er TL. ağır para cezasıyla cezalandırılmalarına dair. (İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesi)'nden verilen 9.10.1996 gün ve 1996/27 esas, 1996/258 karar sayılı hükmün süresi içinde duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi sanıklar vekili ve C. Savcısı tarafından istenilmiş olduğundan, dava evrakı Cumhuriyet Başsavcılığı'nın bozma isteyen tebliğnamesi ile 20.12.1996 tarihinde Daireye gönderilmekle, sanıklar hakkında tayin olunan cezaların nev'i ve miktarı itibariyle temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına oybirliğiyle karar verilerek sanıklar vekili ve sanık Osman savunmalarını yaptıktan ve Yargıtay C. Savcısı Cemal Akça'nın düşüncesi alındıktan sonra incelenerek, gereği görüşüldü:
Urla İlçesi Ö....... Köyü Camii Yaptırma, Yaşatma ve Koruma Derneği Başkan ve Üyeleri olan sanıkların, taşınmaz kültür varlığı olarak koruma altına alınan Ö....... Köyü Şeyh Ahmet Camii'ni yıktıkları iddia olunarak, 2863 sayılı Kanunun 65. maddesinin (a) bendi uyarınca cezalandırılmaları istenmiştir.
Sanıklar, aşamalarda uyum gösteren ifadelerinde, çok eski ve bakımsız kalan caminin doğal etkiler sonucu kendiliğinden yıkılmış olduğunu, derneği oluşturduktan sonra enkazı kaldırıp, yeni camii inşaatına başladıklarını, iddia olunan suçu işlemediklerini savunmuşlardır.
İzmir Bir Numaralı Koruma Kurulu, 2863 sayılı Kanunun 6. maddesi son fıkrasında, camilerin taşınmaz kültür varlığı örneklerinden biri olarak açıklandığını ve suça konu camiin, korunması gerekli olmadığına dair alınmış herhangi bir karar olmadığından bu camiin korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olduğunun kabulü gerektiğini bildirmiştir.
Dosyadaki belge ve bilgilerden, sanıklar tarafından yıkıldığı iddia olunan Ö...... Köyü Şeyh Ahmet Camii'nin sit alanı içinde bulunmadığı, taşınmaz kültür varlığı olarak tesbit ve tescil edilmediği anlaşılmaktadır.
2863 sayılı Kanunun 6. maddesi korunması gerekli kütür ve tabiat varlıklarını, dört bent altında belirlemiş ve son iki fıkrasında bunların örneklerini açıklamış; ikinci fıkrasında ise koruma kurullarınca mimari, tarihi, estetik, arkeolojik ve diğer önem ve özellikleri bakımından korunması gerekli bulunmadığına karar verilen taşınmazların, korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı sayılmayacağını hükme bağlamıştır.
Cami tesbit ve tescile tabi tutulmak suretiyle koruma altına alınmadığından anılan Kanunun 6. maddesinin (b) bendi, sit alanı içinde bulunmadığından (c) bendi ve konusu itibariyle de (d) bendi kapsamına dahil olmadığı, ancak, 19. Yüzyıl sonuna kadar yapılmış taşınmazlardan olması halinde (a) bendi kapsamında değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu, bunun için ve özellikle suçun maddi unsurlarının oluşup oluşmadığının belirlenmesi açısından, caminin yapım tarihinin usulen araştırılması gerekmektedir. Bu yapının inşaat tarihi itibariyle (a) bendinin kapsamı içinde değerlendirilmesinin mümkün olduğunun belirlenmesi halinde, 6. maddesinin 2. fıkrası ve bu fıkraya dayanan İzmir Bir Numaralı Koruma Kurulu'nun yazısı geçerlilik kazanacaktır.
Öte yandan, Ö...... Köyü Camii Yaptırma ve Yaşatma ve Koruma Derneği Başkan ve Üyeleri olan sanıkların, suçu inkar ile çok eski bir yapı olan ve bakımsız kalan caminin rüzgar, yağmur gibi doğal dış etkilere dayanamayarak kendiliğinden yıkılmış olduğuna ilişkin savunmalarının aksine, mahkumiyetlerine yeterli, kesin ve inandırıcı deliller elde edilememiş, dinlenen tanıklar savunmaları doğrulamış ve Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü inşaat Yüksek Teknikerinin hazırladığı rapor, savunmalar ve tanık anlatımlarını destekler mahiyette görülmüştür.
Bu nedenle, suçun maddi unsurlarının belirlenmesi yönünden gerekli araştırmanın yapılmaması soruşturma eksikliği ise de, sanıkların müsnet suçu işlediklerini kabule yeterli kuvvet ve mahiyette sübut delilleri mevcut olmadığından sanıkların beraatlerine karar verilmesi gerekirken, eksik soruşturma ve hatalı değerlendirme sonucu mahkumiyet hükmü kurulması usul ve kanuna uygun görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, C. Savcısı ve sanıklar vekilinin temyiz dilekçeleri ve vekilin duruşmalı incelemede ileri sürdüğü temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı sonuçta istem gibi Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 321. maddesi uyarınca (BOZULMASINA), 25.2.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi.