 |
T.C.
YARGITAY
11. Ceza Dairesi
E. 1996/1620
K. 1996/1809
T. 10.10.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
2863 SAYILI KANUNA AYKIRI DAVRANIŞ
KARAR ÖZETİ : 2863 sayılı Kanunun 9. maddesine aykırı olarak, korunması gerekli ve tescilli taşınmaz kültür varlığının bozulmasına yol açacak şekilde fiziki ve inşai müdahale eyleminde, aynı Yasanın 65/a maddesi uygulanmalıdır.
İnşaatın durdurulduğuna dair tutanaktan sanıklar haberdar olmamışsa, fiili kesinti mevcut olmadığından, TCK.nun 80. maddesi uygulanmamalıdır.
(2863 s. KTVK. m. 9, 65/a)
(765 s. TCK. m. 80)
2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununa muhalefetten sanıklar Makbule ve Kemal'in yapılan yargılamaları sonunda; 2863 sayılı Kanunun 65/b, 3506 sayılı Kanun, TCK.nun 80 ve 59. maddeleri gereğince neticeten 11'er ay 20'şer gün ağır hapis ve 1.166.666'ar lira ağır para cezasıyla cezalandırılmalarına, sanık Makbule'nin 647 sayılı Kanunun 6. maddesi gereğince cezasının teciline dair, (İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesi)'nden verilen 24.4.1996 gün ve 1994/467 esas, 1996/99 karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay'ca incelenmesi C. Savcısı ve sanıklar vekili tarafından istenilmiş olduğundan; dava evrakı C. Başsavcılığı'nın bozma isteyen tebliğnamesi ile 6.9.1996 tarihinde Daireye gönderilmekle incelenerek, gereği görüşüldü:
23.10.1995 günlü bilirkişi raporu içeriği ile 30.1.1996 günlü rapor arasında çelişki bulunmadığından, tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmemiştir.
Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin tahkikat neticelerine uygun olarak tecelli eden kanaat ve takdirine, tetkik olunan dosya münderecaatına göre, C. Savcısı ile sanıklar vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine.
Ancak;
1- Sanıkların 2863 sayılı Kanunun 9. maddesine aykırı olarak korunması gerekli ve tescilli taşınmaz kültür varlığının bozulmasına yol açacak şekilde inşai ve fiziki müdahalede bulundukları anlaşılmasına rağmen, haklarında aynı Kanunun 65/a yerine 651b maddesinin uygulanması,
2- İnşaatın durdurulduğuna ilişkin 12.7.1993 günlü tutanaktan sanıkların haberdar olduklarını kabule yeterli delil bulunmadığı anlaşılmış ve müsnet mühür fekki suçundan da beraatlerine hükmolunduğu tesbit edilmiş olmasına rağmen, başkaca bir fiili kesinti mevcut olmadığı halde teselsülden bahisle sanıklar hakkında TCK.nun 80. maddesinin uygulanması,
Kanuna aykırı, Cumhuriyet Savcısı ile sanıklar vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan kazanılmış haklar saklı kalmak kaydıyla, hükmün bu sebeplerden dolayı istem gibi CMUK.nun 321. maddesi uyarınca (BOZULMASINA), 10.10.1996 gününde oybirliğiyle karar verildi.