 |
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E: 2005/8062
K: 2005/12397
T: 29.11.2005
ÖLÜM AYLIĞI BAĞLANMASI
PRİM GÜN SAYISI
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
İçtihat Özeti: Sigortalının ölüm tarihi ile hak sahiplerinin ölüm sigortası kolundan aylık bağlanması konusundaki başvuru tarihi, belli süre prim ödemeye ilişkin yasal koşul bakımından, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı ile yasa koyucunun düzenleme yapmadığı yasal boşluk dönemine rastlamakta olup, anılan dönemdeki yasal boşluğun doldurulmasında sigortalı lehine olan düzenlemenin gözetilmesi sosyal güvenlik hukukunun temel ilkesi gereğidir.
(1479 s. Bağ-Kur K. m. 41)
Davacı, murisi Necmettin'in sigortalılık başlangıç tarihinin 22.01.2000 olduğunun tespiti ile 31.07.2003 tarihi itibariyle dul ve yetim aylığı almaya hak kazandığına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava, hukuki nitelikçe; davacılar murisi sigortalının 22.01.2000 tarihinden ölüm tarihi olan 31.07.2003 tarihine kadar kendi nam ve hesabına komisyonculuk faaliyetine dayalı gelir vergisi mükellefiyeti nedeniyle 1479 sayılı Kanun kapsamında zorunlu sigortalı olduğunun ve buna bağlı olarak da davacı hak sahibi eş ve çocuklara, ölüm tarihinden başlayarak ölüm aylığı bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Öncelikle, mahkemenin; davacılar murisi sigortalının, 22.01.2000 ile ölüm tarihi arasındaki dönemde zorunlu esnaf Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine ilişkin kabulü yerindedir.
Davacı hak sahiplerinin; esnaf Bağ-Kur sigortalısı murisleri üzerinden ölüm aylığı bağlanmasına ilişkin istemlerine gelince; davanın yasal dayanaklarından olan 1479 sayılı Kanunun 41. maddesinde yer alan "üç tam yıl prim ödeme" ibaresini "beş tam yıl prim ödeme" olarak değiştiren 619 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 19. maddesinin Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararıyla 08.08.2001 tarihinde yürürlükten kalkmasından sonra, anılan 41. madde bu defa 4956 sayılı Kanunun 21. maddesi ile yeniden düzenlenerek, ölüm aylığına hak kazanabilmek için "beş tam yıl prim ödeme" koşuluna yeniden yer verilmiş ve yine 4956 sayılı Kanunun 57. maddesi hükmünde de anılan değişikliğe ilişkin düzenlemenin, 08.08.2001 tarihinden geçerli olmak üzere yürürlüğe gireceği öngörülmüştür. Ne var ki, Anayasa Mahkemesi'nin; 24.06.2004 gün ve 2004/18-89 sayılı kararıyla; 4956 sayılı Kanunun 57. maddesinin (b) bendinin, 1479 sayılı Kanunun 41. maddesinin 1. fıkrasının, 4956 sayılı Kanunun 21. maddesiyle değiştirilen (a) bendi yönünden Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilerek, işbu iptal kararı; iptal hükmünün Resmi Gazete'de yayımlandığı 23.11.2004 tarihinden başlayarak altı ay sonra 23.05.2005 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir.
Sigortalının ölüm tarihi (=31/07/2003) ile hak sahiplerinin ölüm sigortası kolundan aylık bağlanması konusundaki başvuru tarihi; ölüm aylığı tahsisinde, belli süre prim ödemeye ilişkin yasal koşul bakımından; Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararıyla 08.08.2001 tarihinde doğan ve yasa koyucu tarafından herhangi bir yasal düzenlemenin yapılmamış olduğu yasal boşluk döneminde gerçekleşmiştir. Bu yönde; anılan dönemdeki yasal boşluğun; sigortalı lehine olan eski düzenlemedeki "üç tam yıl prim ödeme" süresi gözetilmek suretiyle yargıç tarafından doldurulması da sosyal güvenlik hukukunun temel ilkeleri gereğidir.
Hal böyle olunca da, somut olayda; davacılar murisi sigortalının, 22.01.2000 ile ölüm tarihi arasında üç tam yılı aşan sigortalılık süresi mevcutsa da, hak sahiplerine ölüm sigortası kolundan ölüm aylığı tahsisi için, bu süreye ilişkin prim ve fer'ilerinden kaynaklanan tüm borcun Kuruma ödenmiş olması yasal koşul olmakla; usul ekonomisi yönünden yargılama aşamasında; davacılara, işbu prim borçlarını (=fer'ileri ile) ödemeleri konusunda süre verilerek, ödenmesi halinde ise, bunun ödendiği tarihi takip eden aybaşından itibaren ölüm aylığına hak kazanıldığının tespitine karar verilmelidir.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki esaslar gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönü amaçlayan temyiz itirazları bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 29.11.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.