 |
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E: 2005/5778
K: 2005/8956
T: 20.09.2005
YURTDIŞI HİZMET BORÇLANMASI
YURDA KESİN DÖNÜŞ
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
İçtihat Özeti: Yurda kesin dönüş yapıp kendisine yaşlılık aylığı bağlanan sigortalı, yurtdışında tekrar çalışmaya başlamışsa, takip eden aybaşından itibaren aylığı kesilir. Yeniden kesin dönüş yapıp sonraki hizmet süresini borçlanmayanlara eski aylıkları kesin dönüşü takip eden aybaşından itibaren ödenmeye başlanır.
(3201 s. ÇTHK m, 3, 6)
Davacı, 3201 sayılı Kanuna göre yapılan borçlanma işleminin geçerli olduğunun tespiti ile kesilen yaşlılık aylığının kesildiği tarihten itibaren yeniden bağlanmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava, hukuki nitelikçe; davacının 3201 sayılı Kanuna dayalı yurtdışı hizmet borçlanmasının geçerliliği ile Kurumca sonradan iptal edilen yaşlılık aylığının kesildiği tarihten itibaren bağlanması gerektiğinin tespiti ve aksine Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
Öncelikle, 3201 sayılı Kanunun 8. maddesi hükmünde; 3201 sayılı Kanunun yürürlük tarihinden önce veya sonra 2147 sayılı Kanun ve Sosyal Güvenlik Kanunlarına göre kendilerine aylık bağlanmış olanlarla, aylık bağlanması için müracaat edip de aylığa hak kazanmış durumda bulunanların, anılan Yasadan yararlanamayacakları öngörülmüşse de, somut olayda; 01.03.1962 ile 26.07.1970 döneminde 972 gün yurtiçi hizmeti bulunan davacının; 12.07.1971 ile 31.10.1982 tarihleri arasındaki 132 aylık yurtdışı hizmetini 2147 sayılı Kanuna, 01.11.1982-30.06.1985 dönemindeki 959 günlük yurtdışı hizmet süresini de 3201 sayılı Kanuna göre borçlanıp, borçlanma bedelini ödedikten sonra 3201 sayılı Kanuna göre yaşlılık aylığı tahsis talebinde bulunması giderek 3201 sayılı Kanuna tabi borçlanma süresi dışlanarak 2147 sayılı Kanun uyarınca yaptığı borçlanma ve yurtiçi sigortalı hizmetlerine göre yaşlılık aylığına hak kazanabileceğinin S.S. Kurumunca davacıya sonradan bildirilmesi karşısında; anılan madde hükmünün davacı bakımından uygulanabilirliği bulunmadığından, Mahkemenin; davacının 3201 sayılı Kanuna dayalı yurtdışı hizmet borçlanmasının geçerliliğine ilişkin kabulü yerindedir.
Diğer taraftan; 3201 sayılı Kanunun 6/B maddesi hükmüne göre, yurda kesin dönüş yapıp kendisine yaşlılık aylığı bağlanan sigortalı, yurtdışında yeniden çalışmaya başlamışsa, çalışmaya başladığı tarihi takip eden aybaşından itibaren aylığı kesilir. Yurda yeniden kesin dönüş yapan ve sonraki yurtdışı hizmet süresini borçlanmayanlara eski aylıkları, yurda kesin dönüş tarihini takip eden aybaşından itibaren tekrar ödenmeye başlanır. Bu yönde; yurtdışında işsizlik sigortasından yardım görenlerin, fiilen çalışanlar gibi değerlendirilmesi gereğine ilişkin olgunun da gözetilmesi gerekir.
Somut olayda da; Türkiye'deki 506 sayılı Kanuna dayalı çalışma süresi ile 2147 sayılı Kanun ve 3201 sayılı Kanuna göre borçlandığı yurtdışı hizmet süreleri gözetilmek suretiyle kendisine 01.08.1989 tarihi itibariyle 3201 sayılı Kanuna göre yaşlılık aylığı bağlanan davacının; Alman Sigorta Merciinden alınan 01.12.2003 günlü hizmet cetveline göre; yurda kesin dönüş yapıp yaşlılık aylığı bağlanmasından sonra, 01.07.1991 ile 15.03.1998 tarihleri arasında yurt dışında fiilen çalıştığı, 15.03.1998 ile 04.04.2001 tarihleri arasındaki sürede de işsizlik sigortasından yardım aldığının anlaşılması karşısında, davacıya 3201 sayılı Kanuna dayalı borçlanması da gözetilmek suretiyle 01.08.1989 tarihi itibariyle bağlanan, ancak yurt dışında yeniden çalışmaya başlaması nedeniyle 01.08.1991 tarihinde kesilen eski aylığının; davacının fiili çalışmasının sona ermesinden sonra da 04.04.2001 tarihine dek işsizlik yardımı almış olması nedeniyle işsizlik sigortasından yapılan yardımın sona erdiği, bu anlamda davacının yurda kesin dönüş yapmış olduğu 04.04.2001 tarihini takip eden aybaşından (=01.05.2001 tarihinden) itibaren yeniden davacıya ödenmesi gereğinin kabulü ile davaya konu. bu yöne ilişkin istem hakkında, bu çerçevede hüküm kurulmalıdır.
Yine; mahkemece, davacının 3201 sayılı Kanuna tabi borçlanma süresinin dışlanması durumunda bile, 01.08.1991 ile 01.05.1998 tarihleri arasındaki dönemde, Türkiye'deki çalışma süresiyle 2147 sayılı Kanun uyarınca borçlandığı yurtdışı hizmet süresine göre yaşlılık aylığına hak kazandığı kabul edilmişse de; dosya içeriğinde mevcut bilgi ve belgeler gözetildiğinde; 01.03.1962 ile 1970 döneminde Türkiye'de 972 günlük 506 sayılı Kanuna tabi sigortalı hizmeti, 2147 sayılı Kanuna göre 3960 günlük yurtdışı hizmet borçlanması bulunan davacı yönünden; 01.08.1991 tarihi itibariyle 506 sayılı Kanunun 60/A bendinin (a), (b), (c) alt bentlerinde öngörülen yaşlılık aylığı tahsis koşulları gerçekleşmemiş olup, 11.03.1943 doğumlu olan davacı, ancak, 55 yaşını ikmal ettiği tarihi takip eden aybaşı olan 01.04.1998 ile 01.05.2001 tarihleri arasındaki sürede, aynı Kanunun 60/A-b bendine göre yaşlılık aylığına hak kazanabilecektir. Ne var ki, Sosyal Sigortalar Kurumunun 23.06.2004 günlü yazısı içeriğinde; davacıya salt yurtiçi hizmet süresi ile 2147 sayılı Kanuna tabi borçlanma süresi gözetilmek suretiyle yaşlılık aylığı bağlanacağının ifade edilmesi karşısında; davacının 01.08.1991 tarihi itibariyle yaşlılık aylığına hak kazanıp kazanmadığı hususu; özellikle 506 sayılı Kanunun 60/A-b bendinde öngörülen 5000 gün malullük-yaşlılık-ölüm sigortaları primi ödemiş bulunmaya ilişkin koşulun varlığı bakımından gereğince araştırılıp, irdelenmelidir.
Açıklanan maddi ve hukuki esaslar gözetilmeksizin eksik araştırma, inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 20.09.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.