Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E: 2005/4455
K: 2005/8017
T: 11.7.2005
  • ARAÇ SAHİBİNİN SORUMLULUĞU
  • İŞLETENİN SORUMLULUĞU

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


İçtihat Özeti: Araç malikinin aynı zamanda istihdam eden ve aracın işleteni durumunda olup olmadığı, sigortalının kaza tarihi itibariyle, işletenin kusurunun belirlenmesi açısından, ehliyetinin varlığı araştırılmalı, ehliyetsiz kişiye araç kullandırtmamış ise işleten dahi olsa, sigortalının kusurundan sorumlu olmayacağı gözetilmelidir.
(1479 s. Bağ-Kur K. m. 63)
(2918 s. Trafik K. m. 3)
Davacı, trafik kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine bağlanan peşin değerli gelirler ile yapılan harcama ve ödemeler nedeniyle uğranılan Kurum zararının rücuan ödetilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteği hüküm altına almıştır.
Hükmün, davalılardan Mehmet ve İbrahim avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalı Mehmet'in tüm, diğer davalı İbrahim'in ise sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
Dava, 27.7.2000 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine davacı Kurumca bağlanan aylığın ilk peşin değerinin 1479 sayılı Kanunun 63. maddesi hükmüne göre davalılardan rü-can tahsili istemine ilişkin olup; mahkemece, davalı İbrahim'in, kusurlu Bağ-Kurlunun kullandığı aracın, kaza tarihindeki maliki sıfatıyla Kurumun rücu alacağından sorumluluğuna karar verilmiştir.
Bu yönde; 1479 sayılı Kanunun 63. maddesi kapsamında rücu edilecek kişilerin sorumlulukları; öncelikle 3. kişinin suç sayılan hareketi ile yasada belirtilen sosyal sigorta yardımlarının yapılmasını gerektiren bir halin doğması ve sigortalı ya da hak sahiplerine bu yardımların yapılması koşuluna bağlanmıştır.
Bu davada somutlaşan olayda davalılardan sürücü Mehmet'in % 75, sürücü Bağ-Kurlunun % 25 kusurlu olduğu tespit edilmiş ve sigortalının hak sahiplerine Bağ-Kur'ca ölüm sigortasından aylık bağlanmıştır.
Davalı İbrahim'in rücu alacağından sorumluluğuna dayanak kılınan 1479 sayılı Kanunun 63. maddesinin 3396 sayılı Kanunla değiştirilen 2. fıkrasında yeralan "...araç maliklerine..." ibaresi; Anayasa Mahkemesinin 27.3.2000 tarih ve 2001/343 E., 2002/41 K. sayılı kararıyla iptal edilmiş ve iptal kararı 13.11.2002 gün ve 24935 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Bu durumda; araç malikinin 1479 sayılı Kanunun 63. maddesi kasamın-da Kurumun rücu alacağından sorumluluğu ancak anılan yasanın öngördüğü "diğer sorumlular" kavramı kapsamında 2918 sayılı Kanunun 3.maddesi hükmünde öngörülen tanım çevresinde işleten sıfatına haiz bulunması; bir başka anlatımla trafik sicilinde adına kayıtlı bulunan araç üzerindeki fiili hakimiyeti ile aracın tehlikesi kendisine ait olmak üzere kendi nam ve hesabına işletiyor olması halinde mümkündür. Davalı İbrahim'in, sigortalının kullandığı aracın işleteni olup olmadığı araştırılmamıştır. Ayrıca, sigortalının kaza tarihi itibariyle ehliyetnamesinin olup olmadığı, bu bağlamda işleten için ehliyetsiz kişiye araç kullandırtmadan dolayı kusurunun saptanamaması halinde davalı araç malikinin işleten sıfatına haiz bulunsa bile, sigortalının kusurundan sorumlu tutulamayacağı dikkate alınmamıştır.
Mahkemece yapılacak iş; araç maliki İbrahim'in aynı zamanda istihdam eden ve aracın işleteni durumunda olup olmadığı, sigortalının kaza tarihi itibariyle ehliyetnamesinin varlığı, işleten için ehliyetsiz kişiye araç kullandırtmadan dolayı kusurlu olup olmadığı hususunda araştırma ve soruşturma yapılmak ve taraflara delillerini sunması için mehil verilmek, tüm deliller toplandıktan sonra varılacak sonuca göre karar vermek gerekir. Şayet, davalı araç malikinin ehliyetsiz kişiye araç kullandırtmadan dolayı kusurunun saptanamaması halinde; işleten sıfatına haiz bulunsa dahi, sigortalının kusurundan sorumlu tutulamayacağından, aleyhindeki davanın reddine karar vermekten ibarettir.
O halde, hükmün temyiz eden davalı İbrahim'in bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde İbrahim'e iadesine 11.7.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini