 |
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E: 2004/592
K: 2004/2853
T: 6.4.2004
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Davacı, iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine bağlanan peşin değerli gelirler ile yapılan harcama ve ödemeler nedeniyle uğranılan kurum zararının rücuan ödetilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteği hüküm altına almıştır.
Hükmün, taraflar Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Ercan Turan tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü:
KARAR :
1- Davalılar vekilinin tüm, davacı kurum vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,
2- İş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirlerde oluşan artışın, 506 sayılı Yasanın 26. maddesi uyarınca tazminine yönelik davanın yargılaması sonucunda yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Söke Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1996/152 E., 1997/809 K. Sayılı dosyasında da aynı sigortalının hak sahiplerine bağlanan peşin değerli gelirlerin bir bölümünün davalılardan tazmini istem konusu yapılmış, anılan dosya içeriğinde elde edilen kusur dağılımını belirlemeye dönük bilirkişi raporunda işverenin %60, kazalının %40 oranında kusurluluğu öngörülmesine, aynı dönemde derdest olan hak sahibi tazminat davasında işveren kusurunun %80 olarak belirlenmiş olmasına karşın, davacı Kurum isteminin %20 ile sınırlı ve her iki raporda öngörülen kusur oranının da altında kaldığı gerekçesine yer verilerek istemin kabulüne hükmedilmiş, gerçek zarar tavanı tespiti konusunda hesaplama da yapılmaksızın verilen karar taraflarca temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
Ölen sigortalının hak sahipleri tarafından maddi ve manevi tazminat istemiyle Söke Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açılan davanın yargılaması sonucunda verilen 1993/1282 E., 2001/1103 K.sayılı ilk karar ise, Yargıtay 21. Hukuk Dairesi'nin 2002/2564 E., 2002/3994 K. Sayılı ilamıyla, hükme dayanak kılınan hesap raporunun eski tarihli oluşu ve karar tarihine kadar yürürlüğe giren ücret artışlarının hesaba yansıtılması gereğine değinilerek bozulmuş, ancak bozma kararı sonrasındaki yargılama sırasında hak sahipleri maddi tazminata ilişkin istemlerinden vazgeçtiklerinden bu yönde inceleme yapılmayıp, maddi tazminat isteminin vazgeçme nedeniyle reddine karar verilmiştir. Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı yasanın 26. maddesinde düzenlenmiş olan rücu hakkı, kendine özgü halefiyet ilkesine dayalı bir dava olup, hak sahipleri tarafından açılan tazminat davasının yargılaması sürecinde elde edilen ve 26. madde çerçevesinde inceleme ve hesaplama içeren bilirkişi raporları Kurum açısından da bağlayıcı kabul edilmektedir. İlk rücu davasında tüm davalıların tazminle sorumlulukları sonucuna varılmış olmasına karşın, kusur oranları yönünden tarafları bağlayıcı bir sonuca varılmadığı karar gerekçesinde açıkça belirtilmiş, hak sahipleri tarafından açılan tazminat davasında ise karar dayanak alınan kusur raporuna yönelik itirazlar Yargıtay 21. Hukuk Dairesince reddedilerek, bu davada da üst sınır kabul edilip davalıların kusur oranlarının ayrıştırılması yönünden irdeleme yapılmış olan %80 davalılar kusuruna yönelik itirazlar, yukarıdaki açıklamalar ışığında yerinde görülmemişse de; hak sahipleri tarafından açılan tazminat davasının yargılaması sürecinde düzenlenen 28.4.1997 tarihli hesap bilirkişisi raporunun hesaplamada esas alınan ücretler yönüyle hükme dayanak alınabilecek bir incelemeyi içermediği, anılan davada verilen ilk kararın bozulmasına ilişkin Yargıtay ilamında açıkça belirtilmiş olması karşısında, halef konumundaki kurum yönünden de bağlayıcı kabul edilmesine olanak bulunmadığı, bu nedenle de, Kurum alacağının üst sınırının belirlenebilmesi amacıyla karar tarihine kadar yürürlüğe girmiş ve bilinen tüm ücretlerin sigortalının ücretine yansıtılması suretiyle ve Yargıtay denetimine elverir şekilde yıllara göre artış ve iskontolama işlemlerini yansıtan hesap içerir bilirkişi raporu alınarak, ilk rücu davasında her bir hak sahibi yönünden hükmedilen miktar mahsup edildikten sonra yapılacak tavan kontrolüne göre karar verilmesi gereğinin gözetilmemiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 06.04.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.