 |
T.C
YARGITAY
10. HUKUK DAİRESİ
E: 2004/4728
K: 2004/6385
T: 05.07.2004
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- İŞ GÖREBİLİRLİK ÇAĞI
- AKTİF DÖNEM
506 s. SSK/26
1136 s. AvK/168
Davacı, trafik kazası sonucu sürekli işgöremezlik durumuna giren sigortalıya bağlanan peşin değerli gelirler ile yapılan harcama ve ödemeler nedeniyle uğranılan Kurum zararının rücuan ödetilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hükmün, davacı Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi Hatice Kamışlık tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, tarafların sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
- Dava, 02.09.1995 tarihinde meydana gelen trafik iş kazası sonucu sürekli iş göremezlik durumuna giren sigortalıya davacı Kurumca yapılan sosyal sigorta yardımlarının, 506 sayılı Kanun'un 26. maddesi kapsamında, davalı işverenden rücuan tahsili istemine ilişkin olup, Kurumun rücu alacağının dış
tavanını teşkil eden miktarın belirlenmesinde; sigortalının bayan olduğundan bahisle aktif dönem zararı, yeni yasal düzenlemeler (4447 sayılı Kanun)
gözönünde tutularak "58" yaşa göre hesaplanmıştır.
Bu yönde; aktif dönemden amaçlanan "iş görebilirlik çağı"dır. Diğer bir anlatımla sigortalının, olağan biçimde işi görebilme (çalışabilme) gücünün devam etme süresidir ki, bu süre, Yargıtay'ca benimsenen görüşe göre, kadın ve erkek ayrımı yapılmaksızın kural olarak "60" yaşa kadar devam edeceği kabul edilmektedir. Bu nedenle Sosyal Güvenlik Yasalan'nda, sosyal amaç ya da istihdam politikaları gözetilerek değişik yaşlar ile tanınan emeklilik yaşının, aktif dönem sonu olarak ele alınması uygun değildir.
Her ne kadar, iş görebilirlik çağının "60" yaş esasını aşması ya da altında kalması olanak dışı değilse de, böyle durumlar anılan kuralın istisnası olup, kabulü için dayanakları saptanmak ve nedenleri hükümde göstermek gerekir.
Hâl böyle olunca da, somut olayda; iş görebilirlik yaşının "60" yaş altında kabulünü gerekli kılan sebepler mevcut olmadığı hâlde aktif dönemi, 58 yaşa göre belirleyen ve 04.09.1945 doğumlu olan sigortalının 60 yaşını doldurduğu 04.09.2005 tarihine kadar tavan hesabını yapmayan hesap raporunun hükme dayanak yapılması ve tavan hesabının bu tarihe kadar yapılması halinde gerçek zararın 6.442.492.870 lira olarak kabulü gerekeceğinin dikkate alınmamış olması isabetsizdir.
Ayrıca 10.05.2001 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 4667 Sayılı Kanun'un 81. maddesi ile değiştirilen 1136 Sayılı Avukatlık Kanununun 168/son maddesi ile 04.12.2003 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 20. maddesi uyarınca avukatlık ücretinin taktirinde hukuki yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarifenin esas alınacağına ilişkin değişikliğin gözetilmeyerek davacı yararına eksik avukatlık ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamak, Hukuk Usulü Muhakemeleri Ka-nunu'nun 438. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Hüküm fıkrasının silinerek yerine "1- Davanın kısmen kabulü ile 7.349.918.870 liranın gelirler yönünden onay, masraflar yönünden sarf ve ödeme tarihlerinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine
- Kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 396.895.619 lira karar ve ilâm harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca taktir olunan 834.991.887 lira nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,reddedilen miktar üzerinden taktir olunan 1.438.319.718 lira nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan toplam 120.250.000 liralık yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine" sözlerinin yazılmasına ve hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 05.07.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.