Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
10.Hukuk Dairesi
Esas Karar
2003/852 2003/1591
YARGITAY İLAMI

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 01.04.1977 tarihinden itibaren geçen çalışmalarının tesbiti ile bu tarihten itibaren tahakkuk etmesi gereken primlerin tahsiline ve sigortalı işçi olarak Sosyal Sigortalar Kurumundan tesciline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılardan Sosyal Sigortalar Kurumu Avukatı tarafından ve Muammer Ramazanoğlu, Nurçin Demiroğlu, Ali Haydar Ramazanoğlu ile Hayrinisa Ramazanoğlu tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davada, Dairemizce verilen bozma kararına karşın, mahkemece bozma ilamı çevresinde yapılan araştırma ve inceleme ile toplanan deliller davanın kabulüne yeterli ve elverişli bulunmamaktadır. Zira, tesbitine karar verilen çalışmalar kesintisiz 20 yılı aşkın uzun bir süreyi kapsamaktadır. Bu kadar uzun süreye yönelik istemin, önceki bozma ilamında açıkça vurgulandığı gibi, başkaca hiçbir yazılı belge ile doğrulanmayan salt tanık beyanlarına dayanılarak kabulü düşünülemez. Her ne kadar davacı vekili bozma kararından sonra bila tarihli dilekçesi ekinde davalı Muammer Ramazanoğlu tarafından yazıldığı ileri sürülen belge fotokopisi ibraz etmiş ise de bu belgenin kimin tarafından yazıldığı belli olmadığı gibi belgenin aslı da yoktur. Bu nedenle bu belgeye
itibar edilemez. Öte yandan zabıta araştırması da davacının 1977 – 1978 yıllarında çocukları ile memleketten geldiği fakir ve perişan vaziyette iken müteveffa davalı Ekrem Ramazanoğlu tarafından insani yardım amacıyla arsa içinde bulunan ahşap evde oturmasına izin verildiği, bekçi olarak çalıştığı bilinmediği 1997 yılında istimlak nedeniyle evden ayrıldığı bildirilmiştir. Bu nedenle uzun süreli hizmet tesbitlerinde sırf tanıkların sözlerine dayanılarak hüküm kurulmaz iddia edilen çalışma dönemi uzun bir süreyi kapsamaktadır. Bu kadar uzun süre çalışma olgusunun tanıkların hafızalarında eksiksiz olarak saklanması hayatın olağan akışına aykırı düştüğü gibi tanık sözleri somut olaylara dayanmamakta soyut düzeyde kalmaktadır.
Bu durumda dosya içeriğinde yer alan bilgi ve belgelere nazaran kanıtlanmamış davanın reddine karar vermek gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülmek suretiyle kabulü yolunda hüküm tesis edilmiş bulunması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalılardan Sosyal Sigortalar Kurumu Avukatı tarafından ve Muammer Ramazanoğlu, Nurçin Demiroğlu, Ali Haydar Ramazanoğlu ile Hayrinisa Ramazanoğlu'nun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, Üye Sami Koçak'ın Muhalefetine karşı; Başkan Resul Aslanköylü, Üye Coşkun Erbaş, Üye M.Z.Erdoğan ve Coşkun Öztürk'ün oylarıyla ve oyçokluğuyla 04.03.2003 gününde karar verildi.
K A R Ş I O Y
Dava; 01.04.1977 – 19.06.1997 tarihleri arasında davalılardan işverene ait işyerinde hizmet akti ile çalıştığının tesbitine ilişkin olup, yasal dayanağı 506 sayılı yasanın 79/10,2,4,6 Borçlar Kanununun 313 ve müteakip maddeleri ile Anayasanın 60. maddesidir.
Somut olayın incelenmesine geçmeden önce davanın yasal dayanaklarının bilinmesi gerekir.
506 sayılı Kanunun 79/10 maddesi “yönetmelikle tesbit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tesbit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile isbatlıyabilirlerse bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır” hükmünü içermektedir. Görülmekte olan dava bu madde hükmüne göre ve işverenin davacının işe giriş bildirgesi ile primlerini Sosyal Sigortalar Kurumuna vermemiş olması nedenine dayanılarak açılmıştır.
506 Sayılı Kanunun 2. maddesinin 1 inci fıkrası “Bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar bu kanuna göre sigortalı sayılırlar” hükmünü havidir. Davacı, aşağıda izah edileceği üzere davalıların murisleri ve davalılarca bu hükmün anlamında tesbiti istenen sürede çalıştırılmıştır.
506 sayılı yasanın 4. maddesi “Bu kanunun uygulanmasında 2. maddede belirtilen sigortalıları çalıştıran gerçek ve tüzel kişiler “işverendir” hükmünü amirdir. Bu madde hükmüne göre davalıların murisi ve davalılar işverendir.
506 Sayılı Kanunun 6. maddesi ise, “Çalıştırılanlar, işe alınmalariyle kendiliğinden “sigortalı” olurlar.
Sigortalılar ile bunların işverenleri hakkında sigorta hak ve yükümleri sigortalının işe alındığı tarihten başlar.
Bu suretle sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.
Sözleşmelere,sosyal sigorta yardım ve yükümlerini azaltmak veya başkasına devretmek yolunda hükümler konulamaz” esaslarını getirmiştir.Bu madde hükmüne göre de,davacı işe alınmakla “kendiliğinden sigortalı” olmuş,işe alınmakla da sigorta hak ve yükümleri işe alındığı tarihten başlamıştır.Borçlar Kanununun 313 ve müteakip maddeleri uyarınca yine aşağıda açıklanacağı üzere somut olayda davacı ile davalılar ve murisleri arasında hizmet akdinin tüm unsurları mevcuttur.Zira,davacının davalıların işine bağımlılığı,süreklilik,zaman ve ücret unsurları olayda eksiksiz bulunmaktadır.Davalı işverenlerin davacının bekçilik yaptığı ahşap evden kira almamaları hizmet akdinin ücret unsurunu oluşturur.
Somut olaya gelince,yerel mahkemece verilen ilk kabul kararı,Yüksek Dairemizce eksik tahkikattan bozulmuştur.Bozma üzerine yerel Mahkemece yeniden yapılan yargılama sonunda; davalıların murisine ait İstanbul Üsküdar Kısıklı Mah.Selami Tekkesi Sok.No:1 adresindeki ahşap evin ve paha biçilemeyen kıymetteki 20 dönümlük arazi üzerindeki meyve ağaçları ile diğer ağaçların bekçiliğini yapmak üzere davacı ile davalıların murisi Ekrem Ramazanoğlu arasında 01.04.1977 tarihinde hizmet akdi yapıldığı, bu hizmet akdinin murisin 1978 tarihinde ölümüne kadar, murisin ölümünden sonra da murisin mirasçılar olan davalı varislerle devamlı ve sürekli olarak 19.06.1997 tarihine kadar devam ettiği,tarafların yeminle dinlenen ve biribirini tamamlayan tanıklarının şahadetleri, taşınmazın çevresinde bulunan ve davacıyı bu suretle çok yakından tanıyan komşu tanıklarının yeminli beyanları,muhtarlık kaydı,istimlak durumu,zabıta araştırması,davacının başka bir yerde çalıştığını gösterir bir kayıt ve belgenin mevcut olmaması ve nihayet murisin eşi Muammer Ramazanoğlu tarafından yazılıp davacı vekili tarafından ibraz edilen ve aslı davalılarca aleyhine delil olduğu için ibraz edilmeyen bekçilik belgesi ile her türlü kuşku ve duraksamaya meydan verilmeyecek şekilde subuta ermiştir.Böylece tespiti istenen sürelerde çalışma olgusu 506 Sayılı Kanunun yukarıda belirtilen hükümleri çevresinde gerçekleşmiş, yerel Mahkemece de gerçekleşen davanın ikinci kez kabulüne karar verilmiştir.
Dairemiz çoğunluk görüşüne göre, tesbiti istenen süre 20 yıl olup, bu süre çok uzun süredir. Tanıkla isbatı mümkün değildir, yazılı belge ile ispatı gerekir. Davacıya ahşap ev hatır için merhameten verilmiştir gibi gerekçelerle isbat edilmeyen davanın reddi gerekir düşünceleriyle yerel Mahkemece usul ve yasalara uygun olarak verilen hüküm bozulmuştur.
İstanbul'un göbeğinde, Üsküdar gibi bir yerde paha biçilemeyecek kadar kıymetli olan 20 dönüm arazinin gecekonduculardan içindekilerle birlikte korunması, bekçiliğinin yapılması, davalı işverenlerce çok önemlidir.Bu arazinin, içindekilerin, ahşap evin korunması önemli olduğu için, davacının 20 yıl süre ile bekçilik yapması hatır gönül ve merhamet gibi duygularla uzaktan ve yakından hiçbir ilgisi yoktur.
Anayasamız 60. maddesi ile sosyal devlet ve sosyal güvenlik esaslarını getirmiştir.Anayasanın bu maddesine göre de 1935 doğumlu olup, 67 yaşında olan 7 çocuklu davacı kadının 20 yıllık sosyal güvenlik hakkını ortadan kaldıracak şekilde karar verilemez.Davacı, yukarıdan beri izah edilmeye çalışıldığı üzere sadece tanık beyanlarınada dayanmamıştır. 506 sayılı Yasanın belirtilen hükümleri ile Anayasanın 60. maddesi gereğince çalışanların sosyal güvenlik hakları eksiksiz verilmelidir.
Açıklanan nedenlerle Dairemiz çoğunluk görüşüne karşıyım, usul ve yasalara tamamen uygun bulunan yerel mahkeme kararının Onanması görüşündeyim.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini