 |
T.C.
YARGITAY
10.Hukuk Dairesi
Esas Karar
2003/3470 2003/4139
YARGITAY İLAMI
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Davacı,fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla 3.467.745.088 liranın yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme,ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün,davacı Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Fatih Arkan tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı Kurum, davalı sigortalı Mehmet Ali Kip'in, 3201 sayılı Yasa uyarınca yurt dışı çalışmalarını borçlanmasına ve kendisine 01.11.1994 den itibaren yaşlılık aylığı bağlanmasına karşın, 07.02.1999 tarihine kadar yurt dışından “sosyal yardım” aldığının saptanması üzerine borçlanmasının ve yaşlılık aylığının iptal edildiği, bu nedenle de kendisine ödenen yaşlılık aylıklarının tahsilini istemektedir.
Mahkemece, “emekliye ayrılan bir kişinin yurt dışından kısmi aylık veya geçici iş göremezlik ödeneği almasının” yaşlılık aylığı bağlanmasına engel olmayacağı nedenle davanın reddine karar verilmiştir.
Bilindiği gibi 3201 sayılı “Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun” hükümlerine göre borçlanma isteminde bulunabilmek için yurda kesin dönüş yapılması gerektiği Dairemizin yerleşmiş ve oturmuş görüşlerindendir. Ne var ki, kesin dönüşü şart kılan anılan yasanın 3. Maddesindeki düzenleme, Anayasa Mahkemesinin 12.12.2002 günlü Esas 2000/36 Karar 2002/198 sayılı kararı ile iptal edilmiş olduğundan artık yurt dışında bulunan Türk
Vatandaşlarının borçlanabilmeleri için yurda kesin dönüş yapma koşulu ortadan kalkmıştır.
Öte yandan, 3201 sayılı yasa gereğince borçlanan Türk vatandaşlarına yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için, “Yurda kesin dönülmüş olması” gerektiğine ilişkin aynı Kanunun 6. maddesi hükmü ise Anayasa Mahkemesince iptal edilmemiş olup ayaktadır.
Açıklanan yasal gerçekler karşısında, sözü edilen 6. madde uyarınca yaşlılık aylığına hak kazanma koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılarak irdelenip saptanmalı ve sonucuna göre karar verilmelidir.
Diğer taraftan, 3201 Sayılı Yasanın 6. maddesinin (B) bendi hükümlerine göre, yurda kesin dönüş yapıp kendisine yaşlılık aylığı bağlanan sigortalı yeniden yurt dışında çalışmaya başlamış ise yaşlılık aylığı kesilir; yurda yeniden kesin dönüş yapanların aylıkları yeniden hesaplanarak ödenmeye devam olunur.
Aylık bağlananlardan yurt dışına çıkanlar şayet çalışmamış iseler aylıklarının kesilemeyeceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Kurum yazışmalarında davalının “sosyal yardım” aldığının ifade edilmesi karşısında, Mahkemece öncelikle “sosyal yardımın” niteliğinin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde, buna ilişkin belgeler de getirtilerek saptanmasında yasal zorunluluk vardır. Yapılacak araştırma sonucunda, davalının sadece sağlık yardımlarından yararlandığı anlaşılması halinde ise, şimdiki gibi davanın reddine karar verilmesi gerekecektir.
Ne var ki, yurtdışında “işsizlik” sigortasından yardım görenlerin fiilen çalışmışlar gibi değerlendirilmesi gerektiğine ilişkin hukuksal gerçek de göz ardı edilmemelidir.
Açıklanan bu maddi ve yasal olgular dikkate alınmaksızın yazılı düşüncelerle davanın reddine karar verilmiş bulunması usule ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 12.05.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.