 |
T.C
YARGITAY
10. HUKUK DAİRESİ
E: 2003/3274
K: 2003/3827
T: 28.04.2003
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- SİGORTALILIK SÜRESİNİN BAŞLANGICI
- ÇIRAKLIK İLİŞKİSİNİN BELİRLENMESİNDE FİİLİ ÇALIŞMA
İçtihat Özeti: Taraflar arasındaki ilişkinin niteliği belirlenirken, başka bir ifade ile, davacının belirtilen devrede çırak olup olmadığına karar verilirken, çalışma ilişkisine bakılarak karar verilmelidir. Gerçekten de çıraklık sözleşmesinde, akdi ilişkinin üstün niteliği çalışma olgusu değil, sigortalıya bir meslek ve sanatın öğretilmesidir. Çırak, işyerinde üretimle ilgili çalışmalara bilfiil katılıyor, meslek ve sanat eğitimi arka planda tutuluyorsa, bu durumda çıraklık ilişkisinden söz edilemeyecektir.
506 s. SSK/3,60
Davacı,sigortalılık başlangıç tarihinin 01.07.1976 olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme,ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı M.G'nin sigortalılık başlangıç tarihinin 01.07.1976 olduğunun tespiti istemi, Mahkemece; davacının belirtilen devrede çırak olarak çalıştığı ve ayrıca 18 yaş öncesi sürelerin sigortalılık başlangıcına esas alınamayacağı nedenlerle reddedilmiştir.
Gerçektende, 506 sayılı Yasanın 60/G maddesi ile "18 yaşından önce malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olanların sigortalılık süreleri 18 yaşını doldurdukları tarihte başlamış kabul edilir".
Ne var ki, 506 sayılı Yasaya, 2422 sayılı Yasanın 6. maddesi ile getirilen bu düzenleme,anılan Yasanın Geçici 54. maddesi ile "01.04.1981 tarihinden önce malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tescil edilmiş olanlar hakkında..." uygulanmayacağı hükme bağlanmıştır.
Davacının tescilinin, 01.07.1976 günlü işe giriş bildirgesi ile yapılmış olması karşısında ise,anılan hükmün davacı hakkında uygulanmasına olanak yoktur.
Davanın reddine dair hükme esas alman, davacının, "çırak" olarak çalıştığı yönündeki diğer gerekçeye gelince; 506 sayılı Yasanın 3. Maddesinin II/B bendine göre, "Özel Kanunda tarifi ve nitelikleri belirtilen çıraklar hakkında çıraklık devresi sayılan süre içinde analık, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları..." uygulanmamaktadır. Davada tespiti istenen dönemde ise henüz, 2089 sayılı Çırak, Kalfa ve Ustalık Yasası ve 3308 sayılı Çıraklık ve meslek eğitimi Yasası yürürlükte değildir. Belirtilen nedenlerle çıraklık ilişkisi, çıraklık sözleşmesini düzenleyen Borçlar Yasası'nın 318.maddesi koşulları dikkate alınarak irdelenmelidir. Bu maddeye göre çıraklık sözleşmesi,yazılı olarak düzenlenmemiş ise geçerli değildir.
Taraflar arasındaki ilişkinin niteliği belirlenirken, başka bir ifade ile, davacının belirtilen devrede çırak olup olmadığına karar verilirken, çalışma ilişkisine bakılarak karar verilmelidir. Gerçektende çıraklık sözleşmesinde, akdi ilişkinin üstün niteliği çalışma olgusu değil, sigortalıya bir meslek ve sanatın öğretilmesidir.
Çırak, işyerinde üretimle ilgili çalışmalara bilfiil katılıyor, meslek ve sanat eğitimi arka planda tutuluyorsa, bu durumda çıraklık ilişkisinden söz edilemeyecektir.
Mahkemece yukarıda belirtilen maddi ve yasal olgular dikkate alınmaksızın eksik araştırma ve inceleme ile yazılı gerekçelerle hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 28.04.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.