 |
T.C.
YARGITAY
10.Hukuk Dairesi
Esas Karar
2003/3184 2003/4082
YARGITAY İLAMI
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Davacı, fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla 2.154.398.414 lira kurum zararının yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Mustafa Taş tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava, 3201 sayılı yasa uyarınca yapılan yurt dışı hizmet borçlanması ile 01.06.1993 tarihinden geçerli olmak üzere bağlanan yaşlılık aylığının sonradan yurda kesin dönüş şartına uyulmadığının anlaşılması nedeniyle bağlanış tarihi itibariyle iptal edilmesi üzerine 01.06.1993 – 22.09.1999 tarihleri arasında davalıya ödenen yaşlılık aylıklarının istirdadına yöneliktir.
3201 Sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanunun borçlanmanın geçerliliği için yurda kesin dönüşü şart kılan 3.maddesinin Anayasa Mahkemesinin 12.12.2002 gün ve 36/198 Sayılı Kararı ile iptal edilmesi üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.02.2003 gün ve 21-790/61 sayılı kararı ile,borçlanmanın geçerliliği için yurda kesin dönüşün zorunlu olmadığına ve yurda kesin dönüş koşulu yerine getirilmeksizin yapılan borçlanmaların geçerli olduğuna,ancak yurda kesin dönüş yapılıncaya kadar borçlanma hukuken askıya alınarak 3201 Sayılı Yasanın 6.maddesine göre yurda kesin dönüş yapılmadıkça yaşlılık aylığı bağlanamayacağı ve giderek aylığın başlatılmamasına, şayet bağlanmışsa aylığın kesilerek fuzulen
ödenen yaşlılık aylıklarının Kurumca geri istenmesinin mümkün bulunduğu,hukuken askıya alınan yaşlılık aylığının yurda kesin dönüşün gerçekleştiği tarihi takip eden aybaşından itibaren yeniden ödenmeye devam olunması gerektiğinin kararlaştırıldığı ve Anayasa Mahkemesinin iptal kararının, elde bulunan ve kesinleşmemiş tüm davalarda uygulanmasının zorunlu bulunduğu hukuksal gerçeği de dikkate alınarak,Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ve yukarıda özetlenen Hukuk Genel Kurulu Kararı çerçevesinde yeniden inceleme ve araştırma yapılarak Sigortalıya 3201 sayılı yasaya göre yapmış olduğu borçlanma süresi de gözetilerek bağlanmış bulunan yaşlılık aylıkları ile aynı dönemde, davalı sigortalının 2147 sayılı yasaya göre yaptığı 14.02.1972 – 30.11.1954 tarihleri arasında geçen 154 aylık borçlanması dikkate alınarak ve 1936 doğumlu olduğu da gözetilerek, 506 sayılı kanunun 60 A-b maddesine göre 01.06.1993 tarihinde 2147 sayılı kanuna göre aylık bağlanabileceği 2147 sayılı kanuna göre aylık bağlananların yurda kesin dönüş şartının bulunmadığı, Sosyal Sigortalar Kurumundan bağlanacak bu aylığın davalıdan talep edilemiyeceği sadece 3201 sayılı kanuna göre bağlanan aylık ile 2147 sayılı yasaya göre bağlanacak aylık arasındaki fark esas alınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 08.05.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.