Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
10.Hukuk Dairesi
Esas Karar
2003/2909 2003/3891
YARGITAY İLAMI

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


Ödeme emrinin iptali davasının yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davacı Avukatınca istenilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 29.04.2003 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı adına Avukat Erhan Öğüz ile karşı taraf adına Avukat Şükrüye Yavuz geldiler. Duruşmaya başlanarak, hazır bulunan Avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün Tetkik Hakimi Ercan Turan tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
T.C.Hükümeti ile Libya Arap Halk Sosyalist Cemahiriyesi arasındaki sosyal güvenlik sözleşmesinin 3. maddesi ile bu sözleşmenin uygulanmasına dair idari anlaşmanın 2. maddesine göre, Libya'da iş üstlenen Türk Kuruluş ve Şirketlerinde çalışan Türk daimi işçilerinin sosyal sigorta kollarından "hastalık sigortasına" ilişkin primleri Libya Mevzuatına tabidir. Gene sözleşmenin ve anlaşmanın 3. maddesi hükmüne göre de; uzun vadeli sigorta kollarına ilişkin primler (işçi ve işveren payları) ile maktu yardımlar Türk mevzuatı hükümlerine tabidir. Başka bir anlatımla; hastalık sigortası dışındaki uzun vadeli sigorta kolları Türk mevzuatına göre yerine getirilecek ve işverenler Türk sistemini aynen uygulayarak yükümlülüklerini, prim borçlarını transfer etmekle yerine getireceklerdir. Ülkemizde sosyal Sigortalar Kurumuna tabi işçilerin uzun vadeli sigorta kolları için uygulanacak prim oranları ve bu prim oranlarına esas alınacak kazanç tutarlarına ilişkin 506 sayılı Kanunun 73. ve devamındaki maddeleri; başka kural aranmasına gerek kalmadan, hastalık sigortası dışında aynen Libya'da Türk işçilerini çalıştıran işverenler hakkında da uygulanacaktır.
Öte yandan, Kanun gücünde olmak üzere yürürlüğe konulan ve bu gün için dahi geçerliliği devam eden 11.3.1985 tarihli R.G. yayımlanan sözleşme ile buna dayalı 22.9.1985 günlü Resmi Gazetede yayımlanan uygulama anlaşması hükümleri yukarıda öngörüldüğü üzere sosyal güvenlik açısından uygulanacak mevzuatı ve prim oranlarını belirlemiş olup bu anlaşmaların sosyal güvenliğe ilişkin kuralları, aynı yöntem ve güçte başka anlaşmalarla yürürlükten kaldırılmadığı sürece güç ve etkisini sürdürmeye devam ederler. Sosyal Sigortalar prim oranlarının belirlenmesine ilişkin Sosyal Sigortalar Kurumu yönetim kurulunun aldığı kararlar ile buna dayalı olarak çıkartılan genelgeler iç ilişki ve uygulamalar itibariyle bağlayıcı ise de; hukuksal konuda bir uyuşmazlığın çözümünde, mahkemelerin doğrudan bu karar veya genelgelere göre sonuca varmaları mümkün değildir. Uyuşmazlığın Anayasanın 138/1. maddesinde belirtildiği üzere normlar hiyerarşisine göre çözümlenmesi gerekir ki, bu yönde anayasal ilke ve esaslar ile yasa hükümleri uygulanma önceliğine sahip kurallardır. Tüzük, yönetmelik, genelge gibi yürütme organı veya idareye ilişkin tasarruflar ise yukarıda belirtilen kurallara aykırı olmamak üzere daha sonra gözönünde tutulması gereken kuralları belirlerler. Giderek Libya'da çalışan Türk işverenlerine bağlı Türk işçilerin uzun vadeli sigorta kolları yönünden tabi olacağı rejim, 506 sayılı Kanun hükümlerine göre ortaya konmuştur ve yasal sistemin açıkça düzenleme yaptığı bir alanda yönetim kurulu kararı veya genelge değil yasal sistemin uygulanması esastır. Sonuçta mahkemenin; uyuşmazlık konusu dönem için, uzun vadeli sigorta kollarına ilişkin prim oranlarını, 506 sayılı Kanun hükümleri çevresinde, %24,5 olarak kabulü yerindedir. Ne var ki, davalı Kurumun, başlangıçta yukarıda öngörülen ilkelere aykırı biçimde, Sosyal Sigortalar Kurumu Yönetim Kurulu kararı ile buna bağlı olarak çıkarılan 10.06.1994 Tarih ve 16-84 sayılı Genelge hükümlerine göre; Libya'da iş alan Türk işverenlerin çalıştırdığı Türk daimi işçiler için Türkiye'de uygulanan %24,5 prim oranı yerine Libya'da uygulanan %8,5 prim oranı üzerinden tahakkuk yapması karşısında; davalı işbu yasal olmayan hatalı uygulamasının sonucuna katlanmalıdır. Giderek davacı, sonradan uzun vadeli sigorta kolları bakımından Türk mevzuatında geçerli olan %24,5 prim oranına göre tahakkuk ettirilen (%24,5-%8,5=%16) fark prim miktarı bakımından; 506 sayılı Kanunun 80. maddesi kapsamında primin süresinde ödenmemesinin müeyyidesi olan gecikme zammı ile sorumlu tutulmamalıdır. Başka ifade ile davacı 1997/2945 takip nolu ödeme emrine konu fark prim miktarından sorumlu ise de; gecikme zammından sorumluluğu, bidayette tahakkuk ettirilen prim miktarı ile sınırlı biçimde bu prim aslının Sosyal Sigortalar Kurumuna ödendiği tarih esas alınarak belirlenmeli ve bakiye gecikme zammı için davaya konu ödeme emrinin iptaline hükmedilmelidir.
Davacı, davaya konu ödeme emrine itirazında zamanaşımı def'inde de bulunmuştur. Bu yönde; 506 sayılı Kanunun 80'nci maddesinde 3917 sayılı kanunla yapılan değişikliğe nazaran, Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Kanun hükümleri uygulanır. Giderek 3917 sayılı Kanunla yapılan bu değişiklik aynı Kanunun 8. maddesi hükmüne göre 8.12.1993 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu durumda, zamanaşımı süresi bakımından; 3917 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 8.12.1993 tarihinden önceye ilişkin prim ve gecikme zamları yönünden, Sosyal Sigortalar Kurumunun alacak hakkı, Borçlar Kanunu madde 125'de öngörülen 10 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Zamanaşımının başlangıç tarihi ise yine Borçlar Kanunun madde 128 gereğince alacağın muaccel olduğu tarihtir ve zamanaşımının kesilmesi ve durdurulmasına ilişkin Borçlar Kanununun madde 132 ve ardından gelen maddeleri de burada aynen geçerlidir. 3917 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 8.12.1993 tarih ve bundan sonraya ilişkin prim ve gecikme zamları yönünden ise;6183 sayılı Kanunun zamanaşımına ilişkin 102 ve ardından gelen maddeleri geçerlidir. Bu yönde 102. maddesi hükmüne nazaran zamanaşımı süresi 5 yıl olup, zamanaşımı süresinin başlangıcı ise alacağın vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden yılbaşıdır. Dava konusu olayda; yukarıda öngörülen esaslar çevresinde ödeme emrine konu primler kısmen 3917 sayılı kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önceki döneme kısmen de sonrasına ilişkindir. 506 Sayılı Kanun madde 80 kapsamında primlerin ödenme süresi en geç primin ilişkin olduğu ayı takip eden ayın sonuna kadardır. Ne var ki 3279 sayılı Kanunun 10. maddesi ile 506 sayılı Kanuna eklenen ek madde 1'de Sosyal Güvenlik Sözleşmelerinin uygulanması ile ilgili olarak prim ödeme sürelerinin üç ayı aşmamak üzere yönetim kurulu kararı ile tespit edilebilmesi hususunda yönetim kurulana verilen yetki çevresinde Sosyal Sigortalar Kurulu Yönetim Kurulunun 11.7.1986 Tarih ve 8/1811-33 sayılı kararı ile bu süre üç ay olarak tespit edilmiştir. Zamanaşımı süresinin başlangıcının yukarıdaki esaslara göre belirlenmesi ve davacının zamanaşımı def'i hakkında olumlu veya olumsuz yönde karar verilmesi gereği üzerinde durulmaması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, Davacı avukatı yararına takdir edilen 275.000.000 lira duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 29.04.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Alacak tahsil] Vekalet sözleşmesinde zamanaşımı süresi başlangıcı 
  • 23.04.2024 00:24
  • [Mirasçılık] Abilerim babamı sokağa atıyor. Dedem tapuyu abilerimin üzerine yapmış. 
  • 22.04.2024 06:30
  • [Boşanma davaları] Vasi ataması hk. 
  • 18.04.2024 09:43
  • Beraat sonrası yurtdışı çıkış yasağı kaldırma sorunu 
  • 16.04.2024 15:18
  • [İcra takipleri] Icrada borçlunun yaptiği işlem zamanaşimini keser mi? 
  • 16.04.2024 14:18


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini