 |
T.C.
YARGITAY
10.Hukuk Dairesi
Esas Karar
2003/267 2003/801
YARGITAY İLAMI
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Davacı, davalı Kurumun borçlanmayı iptal ve yaşlılık aylığını kesme şeklindeki işleminin iptali ile tahsis tarihi itibariyle yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Ali Göcen tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Bilindiği gibi 3201 sayılı “Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun” hükümlerine göre borçlanma isteminde bulunabilmek için yurda kesin dönüş yapılması gerektiği Dairemizin yerleşmiş ve oturmuş görüşlerindendir. Ne ki kesin dönüşü şart kılan anılan yasanın 3. maddesi Anayasa Mahkemesinin 12.12.2002 günlü Esas 2000/36 Karar 2002/198 sayılı kararı ile iptal edilmiş olduğundan artık yurt dışında bulunan Türk Vatandaşlarının borçlanabilmeleri için yurda kesin dönüş yapma koşulu ortadan kalkmış olup Yüksek Mahkemenin iptal kararının elde bulunan ve kesinleşmemiş tüm davalara uygulanması gerektiği açıktır. O nedenle davacının 3201 Sayılı Yasa uyarınca yapmış bulunduğu borçlanmasının iptaline ilişkin Kurum işleminin iptaline karar verilmesi icab etmektedir.
Öbür yandan, 3201 sayılı yasa gereğince borçlanan Türk vatandaşlarına yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için,
- Yurda kesin dönülmüş olması,
- Tahakkuk ettirilen döviz borcunun tamamının ödenmiş bulunması,
- Döviz borcunun tamamının ödenmesinden sonra yazılı istekte bulunulması koşullarının hepsinin birlikte gerçekleşmesi gerektiğine ilişkin aynı Kanunun 6. maddesi hükümleri Anayasa Mahkemesince iptal edilmemiş olup ayaktadır.
İzah edilen hukuksal gerçekler karşısında mahkemece borçlanma işleminin geçerliliğine karar verilmeli ve sözü edilen 6. madde uyarınca yaşlılık aylığına hak kazanma koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılarak irdelenip saptanmalı ve sonucuna göre karar verilmelidir.
Diğer taraftan, 3201 Sayılı Yasanın 6. maddesinin (B) bendi hükümlerine göre, yurda kesin dönüş yapıp kendisine yaşlılık aylığı bağlanan sigortalı yurt dışında çalışmaya başlamış ise yaşlılık aylığı kesilir; yurda yeniden kesin dönüş yapanların aylıkları yeniden hesaplanarak ödenmeye devam olunur. Aylık bağlananlardan yurt dışına çıkanlar şayet çalışmamış iseler aylıklarının kesilemiyeceği gözönünde bulundurulmalıdır.
Ne ki yurtdışında işsizlik sigortasından yardım görenlerin fiilen çalışmışlar gibi değerlendirilmesi gerektiğine ilişkin hukuksal gerçek de gözardı edilmemelidir.
Belirtilmelidir ki davacının 2147 sayılı yasa uyarınca da borçlandığı tartışmasız bulunduğuna göre, şayet 3201 sayılı yasa uyarınca yapılan borçlanma süresi değerlendirilmese bile 2147 sayılı yasaya göre yapılan borçlanma yaşlılık aylığı bağlanmasına yetiyorsa ve davacı, 3201 sayılı yasa gereğince yaptığı borçlanmanın dışlanmasını ve 2147 sayılı yasa gereğince yaşlılık aylığı bağlanmasını isterse, 2147 sayılı yasa hükümlerine göre borçlanmak ve aylık bağlanmak için kesin dönüşün şart olmadığı, keza aylık bağlandıktan sonra yurt dışında çalışmaya devam edilmiş bulunulmasının aylığın kesilmesini gerektirmediğine ilişkin Yargıtay görüşü de aynen uygulanmalıdır.
Açıklanan bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın yazılı düşücelerle davanın reddine karar verilmiş bulunması usule ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 17.02.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.